29 Temmuz 2012 Pazar

Kendine mutlu bak


















Kimsesizler sokağının eski azgınları kendi duvarlarında kimsesiz halleriyle oturuyorlar. Birbirlerini görmeden ayaklarını sallıyorlar. Kimi yaşadığı aşk sonrası kimi ise dokunduğu dostlar sonrası kendi duvarlarına kıçlarını armağan etmişler. Önceleri zifiri karanlık olan sokaklarına, kendi kendilerine kalmalarının ilk travmaları sonrasında ince ince ışıkları kabul etmeye başladılar. Düşündükleri için karanlık sokaklara gelenler düşünmeye devam ettikleri için ışığın kendileri üzerlerine yavaş yavaş düşmesini şaşırmadılar. Her kendine dokunuş sonrası bir ışığın göz kırpmasına gülerek dokunuşlarına devam ettiler…





Bir çok şeye dokunuyoruz. Her dokunduğumuzu hayatımızın bir köşesinde tutuyoruz. Kimini baş köşede kimini unutulmuş tozlu köşede büyütüyoruz. Dokunduklarımızı biriktirip hayat yapıyoruz. Bir insana dokunup büyütüyoruz dost yaratıyoruz. Bir sevdalıya dokunup büyütüp aşk yaratıyoruz. Tek başına büyümeyi beceremiyoruz. Dostlarımızla, aşkımızla büyüyoruz. Her dokunuşumuzda daha da kalabalıklaşıyoruz. Azın hakkını veremeden çokun ortasında nefes alıyoruz. Kaç kadını erkeği sevdik, büyütüp büyütüp öldürdük? Kaç insanı sevdik, büyütüp büyütüp vurulduk? Rakamlara gerek yok, herkesin vücudunun belli belirsiz yerleri aşk ve dost çizikleriyle dolu ve o çizikleri biraraya getirdiğinde biz kadar etmiyor, eksik kalıyor. Başkalarının fazlası kadar yaşayacağımıza kendimizin eksiği kadar yaşamanın gökkuşağı altından geçenler kendi oluyor…





Annemizin karnında onun yedik içtikleriyle beslendiğimiz için mi kendi karnımızı doyuramıyoruz?





Kendine mutlu bakmayı bilmeden hayata, insanlara, doğaya, bilinene ya da bilinmeyene nasıl mutlu bakacağız? Başkaları olmadan aldığımız nefese güvenmeden kendi soluğumuza nasıl dokunacağız? Ne yalnızlık karanlık ne de kendimiz ve kendimize bir bakış, bir dokunuş kadar yakınız. Başkalarını tanımaya, başka kadınları erkekleri sevmeye ayırdığımız zamanın çok azını kendimize ayırsak hem biz hem de dokunduklarımız daha mutlu olur. Başkaları suçlu olacağına kendimiz suçlu olur. Kendi suçumuzla büyüyüp, başkalarının suçlarını üzerimize almadan kendimiz kadar mutlu ya da mutsuz oluruz. Kendinden korkan başkasına nasıl güvenir?




Kendine mutlu bak.




Kendin olmadan düştüğün yollardan hep başkalarının yardımı ile kalkarsın. Hayatın sonsuz tümseklerinde, düşmeden yaşamanın imkansızlığında, her düştüğün zamanları ve kaldırırılmayı yerde beklediğin zamanları toplasan hayatına hayatlar katarsın. Hayatın sunduğu zamanlar az geliyorsa, kendin ile yola çıktığında kendi zamanını yaratırsın. Başkalarının zamanının içinde kaybolacağına kendi yarattığın zamanın güzelliğini yaşarsın. Tabi ki bu satırlar tek başına yaşa demek değil. Tek başına kendin ol, ondan sonra kime gidersen git, bittiğinde geriye kendin kalır yoksa geriye biten kalır demek olabilir…





En son ne zaman kendine mutlu baktın? Birisi sana güzel bir söz söylediğinde mi? Hayatında güzel sözleri içinden söyleyecek kaç kişi var? O güzel sözleri yaptıklarından sonra mı duyuyorsun sadece seni gördüklerinde mi? En güzel sözü insan kendine söyler. Hem içindedir hem de teninin hayata dokunan anlamında. Kendimizle konuşmuyoruz, bir bakışa bir söze aldanıp hayatlarca başkalarıyla konuşuyoruz. Söylediklerimizin o an için işe yarıyanları ayıklanıyor ve geri kalanı üzerimize fırlatılıyor. Bu kadar da yazmak istemiyorum ama harfler bu şekilde bir araya geliyor. Yazdıktan sonra okudum ve ben de ohaa dedim. Daha yumuşak yazsana diyorum, yazmaya başlayınca yine bu şekilde sıraya diziliyor harfler, kelimeler. Geriye dönüp silmek istemiyorum. Kendi göz yaşlarını döken yağmurla ıslanmak yerine yağan yağmuru kovada biriktirip başından aşağıya dökmek gibi geliyor…





Durdum. Geriye dönüp okumak elimin ucuna gelen harfleri yakaladı. Düşünüp, yakalandıkları yerden kurtarmam gerekiyor anı daha da derine götürüyor. Markete sigara almaya gidiyorum. Geldim. Kendin kadar dokunduğun her şey daha da güzelleşiyor. Kendin kadar dokunduğun sevgilin, sadece seni görüyor, seni hissediyor, seni seviyor. Kendinden fazla ya da eksik dokunduğunda tanımadığı birini görüyor, hissediyor, seviyor. Insan en çok sevdiğini kendinden mahrum eder mi? Kendinin yetmeyeceğini düşünüp, başkalarını kendine yapıştırıp yatağa girer mi?
Kendin kadar dokunacaksın sevdiğine, eksiğinle, fazlanla tanıştırmayacaksın…




Kendine mutlu bak.





Kendine mutlu bakmasanda yaşıyorsun. Aşık oluyorsun, dostlarla masanın etrafına serpişiyorsun, okulları bitiriyorsun, kazançlarını topluyorsun, evleniyorsun, büyüyünce ayrılıyorsun, en güzel okullara çocuklarını gönderiyorsun, yağan yağmurda ıslanıyorsun, aşkın bitiyor, ilk ve sondu diyorsun, bir daha aşık olduğunda utanmıyorsun ve onu da seviiyorsun. Hayat da her şey bitiyor. Her şey başlıyor. Her şey bitiyor. Kendine ilk dokunan ebeden sonra kimbilir kaç kadın, kaç adam dokunuyor, dokunuyorsun. O küfür de hayata gelmeseydin demek oluyor. Yazı da içki gibi çok sigara içirtiyor. Duman harflerin gözünü alıyor. El dinlemiyor, devam ediyor. Bir nefes, bir cümle birbirini kovalıyor. Kendine mutlu baktığında, hiç bir bitiş kendini bitirmiyor, onunla yaşadığını bitiriyor. Kendine mutlu baktığında, seni alıp geri vermeyen dostlar gelmeden gittiğinde sadece kendisi gidiyor, sen kendine kalıyorsun. Kendine mutlu baktığında, yüreğini alıp giden sevgilide kalmıyorsun, kendinle hayata devam ediyorsun.





Kendin olmadan düştüğün yollardan hep başkalarının yardımı ile kalkarsın.





Bir çok insan sevdim. Bir çok çocuk sevdim. Bir çok kadın sevdim. Bir çok erkek sevdim. Sevmeden, dokunmadan, anlamadan, paylaşmadan yaşayamayacağıma inandım. Inandıklarım birer kaya olup üzerime yuvarlandığında en derinde kendimle tekrar karşılaştım. Ondan özür diledim. Seni arkamda bırakıp yollara, insanlara düştüm. Onlar için seni unuttum, beni affet dedim. Boşver dedi, yine birlikte değil miyiz önemli olan budur. Yukarıya baktım. Kayaları üzerime armağan edenlere el salladım. En kısa zamanda kayaların altında kalmalarını diledim. Kayaların altında kalmayın, kendinize mutlu bakın. Yine insanları sevin, yine aşık olun, yine bütün güzelliklerinizi paylaşın. Insanlar bütün verdiklerinizi alıp gittiğinde kayaların altında kalmayın, kendinize kalın. Kendine mutlu baktığında insanlar acıtmaz, birine kızıp hepsinden vaz geçmezsin. Bir aşk bittiğinde bitmezsin, daha güzel aşklara koşarsın. Tek bildiğimiz gerçek ölmek. Her ilişki biter, her dost biter tıpkı bizimde biteceğimiz gibi, öyleyse önce kendimizin sonra hayatın içinde varolan herşeyin tadını çıkaralım, gülerek ölelim.





Kendine mutlu bak.



29.07.2012

27 Temmuz 2012 Cuma

Dün doğduk, yarın öleceğiz, bugün yaşayacağız...










by UK


Aşk, sadece bugünde yaşıyor. Dün de kaldığında ölüyor, yarın da kaldığında ölüyor. Hayat, sadece bugünde yaşıyor. Dün de kaldığında soluk alamıyor, yarın da kaldığında adımlarını atamıyor.  Dünya bugün kadar, deliler gibi sevdiğin kadın, erkek bugün kadar, içinden sevdiğin çocuğun bugün kadar, yüreklerine düştüğün dostlar bugün kadar, aşk bugün kadar.




Istediğin kadar yetiş, istediğin kadar kazan, istediğin kadar unutma, istediğin kadar biriktir, istediğin kadar dün, istediğin kadar gelecek için yaşa, sadece bugün de harca sevgini, seni seviyorumu, seni özledimi, sensiz ölürümü, kucakladığın dostların nefesini, hayatını bugün de harca, dünün gölgesinde, yarının güneşinde bırakma. Dün doğduk, yarın öleceğiz, bugün yaşayacağız…




Bir yere gitmek istiyorsan, bugün git. Bir şey yapmak istemiyorsan, bugün yapma. Aşık olmak istiyorsan, bugün ol. Seni seviyorum demek istiyorsan, bugün söyle. Ayrılmak istiyorsan, bugün ayrıl. Özlemek istiyorsan, bugün özle. Anlamak istiyorsan, bugün anla. Sevişmek istiyorsan, bugün seviş. Çocuk olmak istiyorsan, bugün ol. Büyümek istiyorsan, bugün büyü. Unutmak istiyorsan, bugün unut. Ağlamak istiyorsan, bugün ağla. Kaçıp gitmek istiyorsan, bugün git. Yakalanmak istiyorsan, bugün yakalan. Affetmek istemiyorsan, bugün affetme. Kızmak istiyorsan, bugün kız. Özgür olmak istiyorsan, bugün ol. Aşık olmak istiyorsan, bugün ol. Dün ile yarının arasında kendini bırakma, bugünü yüreğinden taşana kadar yaşa.



Dün doğduk, yarın öleceğiz, bugün yaşayacağız…



Dün de biriktirdiklerin içinde kaybolma, yarın da gelecekler için anını harcama, bugün senindir, bugün hayattır. Kim dune uyanmış, kim yarına uyanmış, güneş bugün doğuyor, aydınlatıyor. Dolunay bugün açıyor, duygulandırıyor. Yağmur bugün yağıyor, toprak kokusunu bugüne armağan ediyor. Gökkuşağının altından geçen dün, yarın bugün olamıyor. Bugün susuyorsun, bugün acıkıyorsun, bugün sıçıyorsun. Kahveni bugün içiyorsun, rakına bugün dokunuyorsun. Bugün sıcak, yarının sıcaklığı bugün terletmiyor. Bugün soğuk, yarının soğuğu bugün üşütmüyor. Dün de biriktirdiklerinin mengenesini yüreğini koyma, yarın da yaşyabileceklerinin tütsüsünde yanma, bugün sev, bugün ağla, bugün anla, bugün düşün, bugün terk et, bugün başla, bugün bitir, bugün aşık ol.





Aşık olduğun kadın, erkek yarın öldüğünde ne diyeceksin? Bugün söyleyemediklerini arkasından mı söyleyeceksin? Aşık olduğun çocuğun yarın öldüğünde ne diyeceksin? Geleceğini kurmaya çalışıyordum ama göremedin mi diyeceksin? Aşık olduğun dostun yarın öldüğünde ne diyeceksin? Bak cenazen ne kadar kalabalık mı diyeceksin? Dün erken, yarın geç, bugün tam zamanı…




Aşk sadece bugün de yaşıyor. Dün öldürdüğün aşkı yarını taşıma, arada kalan bugünü unutma. Dün de ayrıldığın sevgilini bugüne taşıma, bugün yanındaki aşkı öldürme. Uzaktan gördüğün geleceğin aşkı için bugün yaşadığın aşkı öldürme, önce hakkını ver, veremiyorsan bugün ayrıl, gelecek aşk için kendini unutma. Bugün sev, bugün ayrıl. Sevginin geleceği olmaz, faizi olmaz, bugün harca. Yüreğini kekeme, dilini gelecek yapma, bugün geveze ol, bugün seni seviyorum de…



Dün doğduk, yarın öleceğiz, bugün yaşayacağız…




Yirmi yaşımda şu olacağım, otuz yaşımda bu olacağım, kırk yaşımda para biriktirmiş olacağım, kırkımdan sonra sahil kasabasına yerleşeceğim deme, bugün yerleş. Büyüyünce insan olacağım deme, bugün ol. Ne biriktir, ne de ertele, bugün yaşa, bugün yap. Kim söylüyor yarın yaşayacağını, kim söylüyor yarın seveceğini, kim söylüyor yarın mutlu olacağını, bugün yaşa, bugün sev, bugün mutlu ol. Eninde sonunda gideceğin bir yere gereksiz anlamlar, gereksiz kazançlar, gereksiz uzaklıklar, gereksiz kendinen kaçışlar, gereksiz kayıplar ekleme. Omuzuna taktığın bütün apoletler sökülecek, sevebildiğin kadar sev, aşık olabildiğin kadar ol, anlayabildiğin kadar anla, dokunabildiğin kadar dokun, gidebildiğin kadar git, kalabildiğin kadar kal, paylaşabileceğin kadar paylaş. Kimse anlamıyor deme, sen sensin. Yapmam gerekenler var deme, sen sen kadarsın. Dünün, yarının, başkalarının yükünü üzerine yapıştırma. Ne yaparsan yap, kendin için yap. Sevdiklerin sen mutlusun diye mutlu olsunlar, onları mutlu etmeye çalıştığın için değil. Bugün sev, bugün mutlu ol, bugün yaşa.





Aşk, sadece bugünde yaşıyor. Dün de kaldığında ölüyor, yarın da kaldığında ölüyor. Hayat, sadece bugünde yaşıyor. Dün de kaldığında soluk alamıyor, yarın da kaldığında adımlarını atamıyor.  Dünya bugün kadar, deliler gibi sevdiğin kadın, erkek bugün kadar, içinden sevdiğin çocuğun bugün kadar, yüreklerine düştüğün dostlar bugün kadar, aşk bugün kadar.




Dün doğduk, yarın öleceğiz, bugün yaşayacağız…



28.12.2012