Kimsesizler
sokağının eski azgınları kendi duvarlarında kimsesiz halleriyle oturuyorlar.
Birbirlerini görmeden ayaklarını sallıyorlar. Kimi yaşadığı aşk sonrası kimi
ise dokunduğu dostlar sonrası kendi duvarlarına kıçlarını armağan etmişler.
Önceleri zifiri karanlık olan sokaklarına, kendi kendilerine kalmalarının ilk
travmaları sonrasında ince ince ışıkları kabul etmeye başladılar. Düşündükleri
için karanlık sokaklara gelenler düşünmeye devam ettikleri için ışığın
kendileri üzerlerine yavaş yavaş düşmesini şaşırmadılar. Her kendine dokunuş
sonrası bir ışığın göz kırpmasına gülerek dokunuşlarına devam ettiler…
Bir çok şeye
dokunuyoruz. Her dokunduğumuzu hayatımızın bir köşesinde tutuyoruz. Kimini baş
köşede kimini unutulmuş tozlu köşede büyütüyoruz. Dokunduklarımızı biriktirip
hayat yapıyoruz. Bir insana dokunup büyütüyoruz dost yaratıyoruz. Bir sevdalıya
dokunup büyütüp aşk yaratıyoruz. Tek başına büyümeyi beceremiyoruz.
Dostlarımızla, aşkımızla büyüyoruz. Her dokunuşumuzda daha da
kalabalıklaşıyoruz. Azın hakkını veremeden çokun ortasında nefes alıyoruz. Kaç
kadını erkeği sevdik, büyütüp büyütüp öldürdük? Kaç insanı sevdik, büyütüp
büyütüp vurulduk? Rakamlara gerek yok, herkesin vücudunun belli belirsiz
yerleri aşk ve dost çizikleriyle dolu ve o çizikleri biraraya getirdiğinde biz
kadar etmiyor, eksik kalıyor. Başkalarının fazlası kadar yaşayacağımıza
kendimizin eksiği kadar yaşamanın gökkuşağı altından geçenler kendi oluyor…
Annemizin
karnında onun yedik içtikleriyle beslendiğimiz için mi kendi karnımızı
doyuramıyoruz?
Kendine mutlu
bakmayı bilmeden hayata, insanlara, doğaya, bilinene ya da bilinmeyene nasıl
mutlu bakacağız? Başkaları olmadan aldığımız nefese güvenmeden kendi soluğumuza
nasıl dokunacağız? Ne yalnızlık karanlık ne de kendimiz ve kendimize bir bakış,
bir dokunuş kadar yakınız. Başkalarını tanımaya, başka kadınları erkekleri
sevmeye ayırdığımız zamanın çok azını kendimize ayırsak hem biz hem de
dokunduklarımız daha mutlu olur. Başkaları suçlu olacağına kendimiz suçlu olur.
Kendi suçumuzla büyüyüp, başkalarının suçlarını üzerimize almadan kendimiz
kadar mutlu ya da mutsuz oluruz. Kendinden korkan başkasına nasıl güvenir?
Kendine mutlu
bak.
Kendin olmadan
düştüğün yollardan hep başkalarının yardımı ile kalkarsın. Hayatın sonsuz
tümseklerinde, düşmeden yaşamanın imkansızlığında, her düştüğün zamanları ve
kaldırırılmayı yerde beklediğin zamanları toplasan hayatına hayatlar katarsın.
Hayatın sunduğu zamanlar az geliyorsa, kendin ile yola çıktığında kendi
zamanını yaratırsın. Başkalarının zamanının içinde kaybolacağına kendi
yarattığın zamanın güzelliğini yaşarsın. Tabi ki bu satırlar tek başına yaşa
demek değil. Tek başına kendin ol, ondan sonra kime gidersen git, bittiğinde
geriye kendin kalır yoksa geriye biten kalır demek olabilir…
En son ne zaman
kendine mutlu baktın? Birisi sana güzel bir söz söylediğinde mi? Hayatında
güzel sözleri içinden söyleyecek kaç kişi var? O güzel sözleri yaptıklarından
sonra mı duyuyorsun sadece seni gördüklerinde mi? En güzel sözü insan kendine
söyler. Hem içindedir hem de teninin hayata dokunan anlamında. Kendimizle
konuşmuyoruz, bir bakışa bir söze aldanıp hayatlarca başkalarıyla konuşuyoruz.
Söylediklerimizin o an için işe yarıyanları ayıklanıyor ve geri kalanı
üzerimize fırlatılıyor. Bu kadar da yazmak istemiyorum ama harfler bu şekilde
bir araya geliyor. Yazdıktan sonra okudum ve ben de ohaa dedim. Daha yumuşak
yazsana diyorum, yazmaya başlayınca yine bu şekilde sıraya diziliyor harfler,
kelimeler. Geriye dönüp silmek istemiyorum. Kendi göz yaşlarını döken yağmurla
ıslanmak yerine yağan yağmuru kovada biriktirip başından aşağıya dökmek gibi
geliyor…
Durdum. Geriye
dönüp okumak elimin ucuna gelen harfleri yakaladı. Düşünüp, yakalandıkları
yerden kurtarmam gerekiyor anı daha da derine götürüyor. Markete sigara almaya
gidiyorum. Geldim. Kendin kadar dokunduğun her şey daha da güzelleşiyor. Kendin
kadar dokunduğun sevgilin, sadece seni görüyor, seni hissediyor, seni seviyor.
Kendinden fazla ya da eksik dokunduğunda tanımadığı birini görüyor, hissediyor,
seviyor. Insan en çok sevdiğini kendinden mahrum eder mi? Kendinin
yetmeyeceğini düşünüp, başkalarını kendine yapıştırıp yatağa girer mi?
Kendin kadar
dokunacaksın sevdiğine, eksiğinle, fazlanla tanıştırmayacaksın…
Kendine mutlu
bak.
Kendine mutlu
bakmasanda yaşıyorsun. Aşık oluyorsun, dostlarla masanın etrafına
serpişiyorsun, okulları bitiriyorsun, kazançlarını topluyorsun, evleniyorsun,
büyüyünce ayrılıyorsun, en güzel okullara çocuklarını gönderiyorsun, yağan
yağmurda ıslanıyorsun, aşkın bitiyor, ilk ve sondu diyorsun, bir daha aşık
olduğunda utanmıyorsun ve onu da seviiyorsun. Hayat da her şey bitiyor. Her şey
başlıyor. Her şey bitiyor. Kendine ilk dokunan ebeden sonra kimbilir kaç kadın,
kaç adam dokunuyor, dokunuyorsun. O küfür de hayata gelmeseydin demek oluyor.
Yazı da içki gibi çok sigara içirtiyor. Duman harflerin gözünü alıyor. El
dinlemiyor, devam ediyor. Bir nefes, bir cümle birbirini kovalıyor. Kendine
mutlu baktığında, hiç bir bitiş kendini bitirmiyor, onunla yaşadığını
bitiriyor. Kendine mutlu baktığında, seni alıp geri vermeyen dostlar gelmeden
gittiğinde sadece kendisi gidiyor, sen kendine kalıyorsun. Kendine mutlu
baktığında, yüreğini alıp giden sevgilide kalmıyorsun, kendinle hayata devam
ediyorsun.
Kendin olmadan
düştüğün yollardan hep başkalarının yardımı ile kalkarsın.
Bir çok insan
sevdim. Bir çok çocuk sevdim. Bir çok kadın sevdim. Bir çok erkek sevdim.
Sevmeden, dokunmadan, anlamadan, paylaşmadan yaşayamayacağıma inandım.
Inandıklarım birer kaya olup üzerime yuvarlandığında en derinde kendimle tekrar
karşılaştım. Ondan özür diledim. Seni arkamda bırakıp yollara, insanlara
düştüm. Onlar için seni unuttum, beni affet dedim. Boşver dedi, yine birlikte
değil miyiz önemli olan budur. Yukarıya baktım. Kayaları üzerime armağan
edenlere el salladım. En kısa zamanda kayaların altında kalmalarını diledim.
Kayaların altında kalmayın, kendinize mutlu bakın. Yine insanları sevin, yine
aşık olun, yine bütün güzelliklerinizi paylaşın. Insanlar bütün verdiklerinizi
alıp gittiğinde kayaların altında kalmayın, kendinize kalın. Kendine mutlu
baktığında insanlar acıtmaz, birine kızıp hepsinden vaz geçmezsin. Bir aşk
bittiğinde bitmezsin, daha güzel aşklara koşarsın. Tek bildiğimiz gerçek ölmek.
Her ilişki biter, her dost biter tıpkı bizimde biteceğimiz gibi, öyleyse önce
kendimizin sonra hayatın içinde varolan herşeyin tadını çıkaralım, gülerek
ölelim.
Kendine mutlu
bak.
29.07.2012