Hepimiz şizofreniz.
Başka insanlar görmüyoruz. Kendimizin başka yansımalarını gördüğümüzü sanıp onlar kadar yaşıyoruz. Kendimizi unutup, olmadığımız kadar yaşıyoruz. Olmadığımız kadar olmaya çalışıyoruz. Biz olamıyorsak çocuklarımızı oldurmaya uğraşıyoruz.
Hepimiz şizofreniz.
Rakı seviyoruz. Bu barda viski içmek gerekir diye viski içiyoruz. Boş boş dolaşmak istiyoruz, bu hayatta adam olmak gerekir diye işadamı oluyoruz. Gay olduğumuzu biliyoruz utancımızdan bilmediğimiz sevişmeler yaşıyoruz. Kim olduğumuzu düşünmeden tanımadığımız yeni bir kim yaratıp onun peşinden koşuyoruz. Gerçeklerimizi kaybedip pompalananlarla yaşıyoruz.
Hepimiz şizofreniz.
Mutsuz evliliklerden doğuyoruz, mutsuz evliliklerden doğuruyoruz. Çocuklarımıza anlatmıyoruz. Mutsuz evliliklerden onlar da doğuruyor. Bizden öncesi ve sonrası suçlu, biz suçsuz. Suçluluk nedir bilmiyoruz. Kazanmak nedir biliyoruz. Neyi kazandığımızı neleri kaybettiğimizi bilmiyoruz. Yan koy alev alev yanarken biz kendi koyumuzda alevli meyve yiyerek kendimizi çekerek var olduğumuz yalan dünyaya ekliyoruz. Sonra da bu sıcakta denize girmeyeyim mi diyoruz.
Hepimiz şizofreniz.
Kendi kelimelerimizle kuramadığımız bir cümleyi, hayatını felsefeye, yazıya, sanata adamış insanın cümlesini koplayarak sayfamıza koyup arkamıza yaslanıyoruz ki o cümle o insanın değil. Bir kitabını okusak onun yazmadığını anlarız ama o kadar zamanımız yok. Hayat, bir tuşa basma zamanı kadar hızlı ve aslında bizim kendi tuşumuz yok.
Hepimiz şizofreniz.
Kendi özgürlüğümüzün başkasının hapishanesi olmasını umursamıyoruz. Biz dilediğimizi yapalım diğerleri ne yaparsa yapsın kadar basit bir beynimiz var. Meyhanede masaya konan küçük kayık tabağın içindeki kadar beynimiz yok. Ama sadece bize sorarsanız alleme-i cihanız. Cihan ı çok sevdiğimiz bir dost adı sanacak kadar bütünden uzağız.
Hepimiz şizofreniz.
Başkalarını görmüyoruz. Kendimizin yalan hallerini görüp peşlerinden koşuyoruz. Çok kişilikliyiz ama kendimiz olan bir kişiliğimiz yok. Kişiliksiziz. Kendimiz dışında bütün dünyayı suçluyoruz ki o durumda yalnız yaşamamız gerekir ama haddinden fazla kalabalık yaşıyoruz. Yalnızlığı sevmiyoruz, çünkü kendimizle karşılaşabiliriz.
Hepimiz şizofreniz.
Eskiciden emekli bir paşanın siyah beyaz aile fotoğrafını pazarlık yaparak alıp duvarımıza asıyoruz ve paşa torunu oluyoruz. Dedemizin insan olmasından utanıyoruz. Kim bize illaki değerli bir aileden gelen değerli bir insan olmamızı pompalıyor? Sadece insan olmak bize yetmediği için insan bile olamıyoruz. İnsan olmayı unutuyoruz. Sonra sisteme, dünyaya baskın güçlere kızıyoruz. Biz hayata ne ekledik ki başkalarına kızıyoruz? Hep kızgınız, herkese kızgınız ama sadece kendimize kızgın değiliz. Oradan alıp buraya yapıştırırız dünyayı kurtarırız.
Hepimiz şizofreniz.
Ben sıradan bir şizofrenim. Dünyayı kurtaracak gücüm olmadığını biliyorum. Lider ya da önder olmayacağımı biliyorum. Çünkü sıradanım. Aklım kendime bile yetmiyor ki başkalarıyla paylaşayım. Satırlarım belki kendime yetiyor ama arsızlık edip onları paylaşma gücünü kendimde buluyorum. Başkalarının satırlarını paylaşacak kadar onların ileri düşüncelerine sahip değilim ya da tam anlamadığım düşünceleri paylaşamıyorum. Gidebildiğim kadar gitmeye çalıştım ama gittiğim yerlerin yorgunluğundan bir köşeye çekildim. Dokunabildiğim kadar insana dokunmaya çalıştım ama benim hissettiklerimi hissettiremediğim için kendime çekildim. Yalnızım. Kendinden utanmayan bir yalnızım. İçerim, hep içmek isterim. Belki katlanma katsayımı çoğalttığından belki sadece içmek istediğimden…
Neyse, hepimiz şizofreniz.
31.08.2021