31 Ağustos 2021 Salı

Hepimiz şizofreniz

ksb

Hepimiz şizofreniz.


Başka insanlar görmüyoruz. Kendimizin başka yansımalarını gördüğümüzü sanıp onlar kadar yaşıyoruz. Kendimizi unutup, olmadığımız kadar yaşıyoruz. Olmadığımız kadar olmaya çalışıyoruz. Biz olamıyorsak çocuklarımızı oldurmaya uğraşıyoruz.


Hepimiz şizofreniz.


Rakı seviyoruz. Bu barda viski içmek gerekir diye viski içiyoruz. Boş boş dolaşmak istiyoruz, bu hayatta adam olmak gerekir diye işadamı oluyoruz. Gay olduğumuzu biliyoruz utancımızdan bilmediğimiz sevişmeler yaşıyoruz. Kim olduğumuzu düşünmeden tanımadığımız yeni bir kim yaratıp onun peşinden koşuyoruz. Gerçeklerimizi kaybedip pompalananlarla yaşıyoruz.


Hepimiz şizofreniz.


Mutsuz evliliklerden doğuyoruz, mutsuz evliliklerden doğuruyoruz. Çocuklarımıza anlatmıyoruz. Mutsuz evliliklerden onlar da doğuruyor. Bizden öncesi ve sonrası suçlu, biz suçsuz. Suçluluk nedir bilmiyoruz. Kazanmak nedir biliyoruz. Neyi kazandığımızı neleri kaybettiğimizi bilmiyoruz. Yan koy alev alev yanarken biz kendi koyumuzda alevli meyve yiyerek kendimizi çekerek var olduğumuz yalan dünyaya ekliyoruz. Sonra da bu sıcakta denize girmeyeyim mi diyoruz.


Hepimiz şizofreniz.


Kendi kelimelerimizle kuramadığımız bir cümleyi, hayatını felsefeye, yazıya, sanata adamış insanın cümlesini koplayarak sayfamıza koyup arkamıza yaslanıyoruz ki o cümle o insanın değil. Bir kitabını okusak onun yazmadığını anlarız ama o kadar zamanımız yok. Hayat, bir tuşa basma zamanı kadar hızlı ve aslında bizim kendi tuşumuz yok.


Hepimiz şizofreniz.


Kendi özgürlüğümüzün başkasının hapishanesi olmasını umursamıyoruz. Biz dilediğimizi yapalım diğerleri ne yaparsa yapsın kadar basit bir beynimiz var. Meyhanede masaya konan küçük kayık tabağın içindeki kadar beynimiz yok. Ama sadece bize sorarsanız alleme-i cihanız. Cihan ı çok sevdiğimiz bir dost adı sanacak kadar bütünden uzağız.


Hepimiz şizofreniz.


Başkalarını görmüyoruz. Kendimizin yalan hallerini görüp peşlerinden koşuyoruz. Çok kişilikliyiz ama kendimiz olan bir kişiliğimiz yok. Kişiliksiziz. Kendimiz dışında bütün dünyayı suçluyoruz ki o durumda yalnız yaşamamız gerekir ama haddinden fazla kalabalık yaşıyoruz. Yalnızlığı sevmiyoruz, çünkü kendimizle karşılaşabiliriz.


Hepimiz şizofreniz.


Eskiciden emekli bir paşanın siyah beyaz aile fotoğrafını pazarlık yaparak alıp duvarımıza asıyoruz ve paşa torunu oluyoruz. Dedemizin insan olmasından utanıyoruz. Kim bize illaki değerli bir aileden gelen değerli bir insan olmamızı pompalıyor? Sadece insan olmak bize yetmediği için insan bile olamıyoruz. İnsan olmayı unutuyoruz. Sonra sisteme, dünyaya baskın güçlere kızıyoruz. Biz hayata ne ekledik ki başkalarına kızıyoruz? Hep kızgınız, herkese kızgınız ama sadece kendimize kızgın değiliz. Oradan alıp buraya yapıştırırız dünyayı kurtarırız.


Hepimiz şizofreniz.


Ben sıradan bir şizofrenim. Dünyayı kurtaracak gücüm olmadığını biliyorum. Lider ya da önder olmayacağımı biliyorum. Çünkü sıradanım. Aklım kendime bile yetmiyor ki başkalarıyla paylaşayım. Satırlarım belki kendime yetiyor ama arsızlık edip onları paylaşma gücünü kendimde buluyorum. Başkalarının satırlarını paylaşacak kadar onların ileri düşüncelerine sahip değilim ya da tam anlamadığım düşünceleri paylaşamıyorum. Gidebildiğim kadar gitmeye çalıştım ama gittiğim yerlerin yorgunluğundan bir köşeye çekildim. Dokunabildiğim kadar insana dokunmaya çalıştım ama benim hissettiklerimi hissettiremediğim için kendime çekildim. Yalnızım. Kendinden utanmayan bir yalnızım. İçerim, hep içmek isterim. Belki katlanma katsayımı çoğalttığından belki sadece içmek istediğimden…


Neyse, hepimiz şizofreniz.




31.08.2021


 

22 Kasım 2019 Cuma

Oda. Lar.

ksb
Oda.
Lar.

Sigarının camla öpüşmesi sesi için için ateşi söndürüyordu. Öpüşmenin sonunda izmarit boynu bükük camın kucağına uzandı. İçinde viskinin rengini ağırlayan bardak ela gözleriyle bakıyordu. Bir el uzandı ve ela gözlerin buz içindeki halini yudumladı. Bir sigara daha yaktı. Kısık bir nefes çekti. Dumanı izleyerek şimdinin tadına vardı. Yerde bir kilim duruyordu. Mavi, lacivert, bordo, yeşil, turuncu ve tekrarı ve siyah, bordo, mavi. Geçmişte alınmıştı ama bugün ki adımlarıyla renklerin üzerinde dolaşıyordu. Az ileride bir dostunun hediye ettiği sanat üretimi gülümsüyordu. Balkon kapısı açıktı. Sigaranın dumanları koşarak balkona çıkıp otoparka bakıyorlardı. Sağında beyaz gardiropun yanına bir kütüphane yaslanmıştı. Giydikleri ve okudukları yanyana sıralanmıştı. Yerde kimbilir ne zaman içilmiş "ki bilinir ne zaman içildikleri" boş şişeler zeminin kucağında dikiliyorlardı. Sevdiği insanların armağanlarıydı. Yanındaki gece lambası gündüz olduğu için yanmıyordu. Onun da hatırası vardı. Üzerinde yarı uzanmış olduğu yatak ve özellikle karyola daha önce uyurken izlediği sevdiceğinin aynısıydı. Kısa merdivenden dilsiz uşağa dönüşmüş benzemezin üzerinde turuncu, siyah, koyu pembe, mor, açık pembe t.shirt lar asılıydı siyah ve lacivert kotların az üzerinde. Gardıropun üzerinde babasının daktilosu ve tepeden bakmalı fotoğraf makinası, mataralar, kandil, son aşkına ait çerçeveler bir şey ler anlatıyordu. Ama düne değil bugüne. Tepesinde penise benzeyen bir aydınlatma bir solukta geceye güneş olmak için bekliyordu.  Solunda bir kitap duruyordu. Ayraç son okunan satırın arasından boynunu uzatmıştı. Kitabın adı önemli değildi. Okunuyordu, şimdiye bir satır eklese bile okunuyordu. Hatıralarla dolu bir odaydı ama içinde şimdi yaşanıyordu...

22.11.2019


29 Ekim 2019 Salı

Koşmayan. Lar.

ksb
Koşmayan.
Lar.

Kocaman stad topuğuna kadar doluydu. 8 kişi başlangıç çizgisinde aynı hizada dizilmişti. Bir kişi hariç birbirlerine bakıyorlardı. Bir kişi hariç kazanacaklarından eminlerdi.

Koşmayan.
Lar.

Kocaman stad topuğuna kadar doluydu. Silahın sesi duyuldu. Bir kişi hariç diğerleri çizgilerini terk etmediler. Bir kişi hızla koşmaya başladı. Kendine doğru koşmanın ne kadar uzak ya da yakın olduğunu düşünmeden diğerlerinden koşarak uzaklaştı.

Koşmayan.
Lar.

Topuğuna kadar dolu stadtan çıkıp kendine doğru yürek hızıyla koşmaya devam etti. Diğerleri hala başlangıç çizgisinin üzerinde kıpırdamadan, kendilerini umursamadan duruyorlardı.

Başlangıç çizgisi ile bitiş çizgisi aynıydı.
Koşmayan.
Lar.
'ın 7 si birden birinci oldular. Kendine doğru yüreğiyle koşan, stadı terk ettiği için diskalifiye edildi. Topuğuna kadar dolu stad sanki kendileri birinci olmuş gibi inliyordu. 1. lik kürsüsüne 7 si birden sığamayacak kadar sığarak altın madalyalarını aldılar. Toplu fotoğraf çektirmediler. Hepsi selfi yaparak kendi birinciliklerini sosyal medyadan ilan ettiler.

Koşmayan.
Lar.

Topuğuna kadar dolu stadı terk ederek yüreğiyle hala kendine koşanı kimse merak etmedi. Başlangıç çizgisinde biten hayatlara herkes alışıktı.

29.10.2019

22 Ekim 2019 Salı

Kayıp. Lar.

ksb
Kayıp.
Lar.

Çoğunluk mu kayıp yoksa azınlık mı?
Herkes kadar yaşayan mı kayıp yoksa kendi kadar yaşayan mı?

Bindiğimiz dalı kesip herkesin arasına düşüyoruz. Ne ağacımızı arıyoruz ne de kendimizi. Koşturuyoruz, kendimizden en uzağa yüreğimiz götümüze vura vura koşturuyoruz. Ne varabiliyoruz ne de nereye varmak istediğimizi biliyoruz.

Kayıp.
Lar.

Sadece kazanmayı biliyoruz. Kaybettiklerimizden haberimiz bile olmuyor. Cenaze namazında bir sola bir sağa bakıyoruz, kendimizi göremiyoruz. Bir an için bu hayat bitti bitiyor diye hissediyoruz ama iyi bilirdik dedikten sonra koştura koştura kendimizden uzaklaşıyoruz.

Kendi cenazemizde, kendimiz için sorulan "nasıl bilirdiniz" sorusuna ne cevap verirdik?

Kim olduğunu bilmeden her şeyi bilenlerin yuvarlağında kendi peşinden koşanlara "kayıp" deniyor. Herkesin peşinden koşanlar insan oluyor. Bir köpek havlıyor.

Kayıp.
Lar.
Benim için var olanlar.
Herkesin içinde kendime en derinden dokunmak için nefes alıyorum. Kolay olmuyor ama kendim kadar zor oluyor. Herkesin içinde yaşıyorum, kendi gölgemin içinde kendim kadar yaşıyorum.

Kendinize mutlu bakın.

23.10.2019


6 Ekim 2019 Pazar

Aşk.

ksb
Aşk.
Karanlığın zifirisinde yalnızlığına yüreğinden terler fışkıra fışkıra koşarken farketmediğin uçurumdan aşağıya düşerken ve hayata veda etmeye hazırken...

Aşk.
Olmayan bir kalemle vücudunun kıvrımları  imkansız güzellikte çizilmiş, tanımadığın ve bir daha duyamayacağın imkansız kokusu tenine yağdırilmış, görür görmez daha önce hiç görmediğine yeminler edeceğin gözleri imkasız yüzüne armağan edilmiş, daha ellerini içinde kaybetmeden bütün benliğini kaybedeceğini anladığın imkansız saçları bilinen bilinmeyen alfabelerle anlatılamayacak yüreğinin üzerine düşmüş bir kadının sensiz yatağına düşmektir.

Aşk.
Kendinden düşmektir.
Hayattan düşmektir.
Dünden gelecekten onu gördüğün an'a düşmektir.
Senden benden bize düşmektir.
Bütün çoğullardan bir'e düşmektir.

Aşk.
Bütün rakamlar dünyasının
tam oratasında...
Bir olmaktır.

Koto Serdar Bulgu
07.10.2019

Telefon.

ksb
Telefon.
Sarı telefon kulübesi.

Uzakta mı yakında mı anlamıyorum.
Sarı.

İçindeyim.
Çevirme yerleri üçgen olan ankesörlü bir telefon...
İçinde olduğum sarı telefon kulübesinin üçgen çevirme yerlerini düşünmüyorum.
Burada olduğuma göre birisine telefon edeceğim herhalde diyorum.

Kime?

Ayrıldığım aşk'a mı? Ardımda bıraktığım dost diye adlandıran insanları mı? Hiç gitmediğim şehirdeki tanımadığım birine mi?

Bilmiyorum.

Avucumun teri içinde parlayan ptt yazısına bakıyorum. Jeton. Düşmesi gereken yere bırakıyorum. Bir numara çevirmeliyim. Kimseyi aramak istemiyorum. Kimsem olduğunu hatırlamıyorum.

Bilmediğim bir numarayı çevirmek için sağ elimi kaldırıyorum ve parmaklarımın ucunun üçgen olduğunu göruyorum.
Umursamıyorum.

Bunca on yıldır umursadın da ne oldu bile demiyorum. Her şey normal geliyor. Sadece kendimin bile duymayacağı şekilde beni bile alıştırmışlar diyorum.

Hepimizi alıştırıyorlar.

Koto Serdar Bulgu
05.10.2019

16 Eylül 2019 Pazartesi

Uyumsuz. Lar.

ksb
Uyumsuz.
Lar.

Taze ayın kararsız aydınlığından uzağa düşen pürtelaş sokağında adımlarının sessizliğini dinliyordu. Kendine çok yakın, kalabalığına çok uzak bir nefesi vardı.

Uyumsuz.
Lar.
Hayata farklı bir yürekle baktığı için mi uyumsuzdu yoksa azınlıkta bile kalamadığı için uyumsuzdu ona neydi. Agnostik olmayı bile düşünmüyordu. İnsandı.

Hayata koşmadı, başkalarına koştu, yetişti, dinledi, anladı ve kendini sundu ama kendilerinin farkında olmayanların, tanımayanların anlattıklarını anlayamacaklarını anlaması çok hayat sürdü. İnsandı.

Uyumsuz.
Lar.

Boşa yorulduğunu anlamadı. Bittiğini anlamadı ama en sonunda kendine bile kalamayacağını anladı. Ve yüreğini cebine koyup uzaklaştı. İnsandı.

İnsan olmanın nasıl yetmediğini hiç anlamadı. Artık ona uyumsuz diyorlardı. Hırsın yok, hedeflerin yok, geleceğin yok ki ve sadece insan olmanın sende inanılmaz mutluluğu var. Senden bir bok olmaz düşüncelerini duymasa bile renksiz gözlerde görüyordu.

Uyumsuz.
Lar.
Renksizlere hiç bir şey demedi. Onlara anlatacak silik bir harfi bile kalmamıstı.
Yeni adını çok sevdi. Uyumsuz. İnsandı.

Kendi güzelliğinin manzarasına kaldı.

17.09.2019