Duvarın üzerine dizilip çekirdek çitliyorduk. Niyetcilik yapıp, para kazanıp, dostlarla paylaşıyorduk. Saklambaçta kurt olup sevdiğimizi kurtarıyorduk. İki taşın arasından, rüzgarda balon gibi uçan plastik topla inanılmaz goller atıyorduk. Yan mahallenin kızlarına bakmıyorduk. Sarı telefon kulubesinin yanında herkesin bildiği saatte buluşup, saatlerce sohbet ediyorduk. Mutluyduk.
En güvendiğimiz
misketimizi kafalık yapıyorduk. Dayan dayan almanya ile topu havada tutuyorduk.
Kukalı saklambaç icat ediyorduk. Yakan topun acısını paylaşıyorduk. İsim şehir
oynarken aniden topaç çeviriyorduk. Hepimiz mühendistik, birbirinden şahane
tornetler yaratıyorduk. Kırmızı plastik arabanın kalbine tel batırıp ileri
sürüş teknikleri öğreniyorduk. Taka takanın kemik seslerini çeviriyorduk. Adam
kovalayanı yakıp peşinden koşuyorduk. Koru da bir ağacın altında sabahlara
kadar konuşuyorduk. Mutluyduk.
Sevgimizi
sevdiğimize gösteremiyorduk. Utangaçtık. Sevdiğimize açılana kadar başka şehire
taşınırlarken, kendimizi aşkımızın ardından su dökerken buluyorduk. Yine de
seviyorduk, dokunamadığımız sevgililerimizi özlüyorduk. Hele bir de elini
tuttuk mu dünyalar bizim zannediyorduk. Hayatın en güzel aşk parçalarını 90 lık
basf kasete sığdırıp,yanından geçerken mahalleye çaktırmadan eline tutuşturup,
eve koşup, telefonu bizden önce kimse açmasın diye nöbet tutuyorduk. Mutluyduk.
Kırmızı teneke
kutunun içindeki bisküvilerin tadına varıyorduk. Leblebi tozunun naylonunu
yalıyorduk. Macuncunun etrafını sarıyorduk. Zambo ile siyah balonlar
şişiriyorduk. Tipitip in gözlüklerine bayılıyorduk. Elvan gazozuna ohh
çekiyorduk. Akola yı tatlı buluyorduk. Lahmacuncu abinin beyaz sepetinin
köşeden dönmesini bekliyorduk. Büyüyünce çıngıraklı yoğurtçu olmak istiyorduk.
Gecenin karanlığını korkutan iiiibozaaa seslerine koşuyorduk. Süt taşmasın diye
başında bekliyorduk ama illaki taşırıyorduk. Vezuv gaz sobasının yuvarlağını
direksiyon yapıyorduk. Migros otobüsüne binip koridorunda kayboluyorduk. Sana
yağ kuyruğuna giriyorduk. Mutluyduk.
Sevdiğimize
yürekten satırlarla yazdığımız mektubun ucunu yakıp, köşedeki sarı posta
kutusuna atıp, postacı amcanın yolunu gözlüyorduk. 2000 yılına bile mektup
atıyorduk. Sevdiğimizi bir keşkülle tavlıyorduk ve tabi yanındaki en küçük
kardeşine de ısmarlıyorduk. Sevdiğimize korku filminde sarılıyorduk.
Sevdiğimizi ailesi ile yazlıklarına yolcu ettiğimiz yaz tatillerini
sevmiyorduk. Karşı da oturan kızlarla çıkmıyorduk. Bir bankta elele oturunca
bile hayatı güzelleştiriyorduk. Mutluyduk.
Birbirimizi
dinliyorduk. Birbirimizi anlıyorduk. Birlikte ağlıyorduk, birlikte gülüyorduk.
Birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Yüreklerimizi kesip yürekdaş
oluyorduk. Birbirimize dokunuyorduk. Birbirimizi düşünüyorduk. Yokluğu da
varlığı da sonuna kadar paylaşıyorduk. Mutluyduk.
Şimdi, ayfon6
kadar yaşıyoruz,
artık hiç birşey yetmiyor, daha fazlasını istiyoruz,
elimizdekini, yüreğimizdekini görmüyoruz,
herşeyin peşinde koşmaktan kendimizi kaybettik,
sunulan kadar yaşıyoruz,
...
artık hiç birşey yetmiyor, daha fazlasını istiyoruz,
elimizdekini, yüreğimizdekini görmüyoruz,
herşeyin peşinde koşmaktan kendimizi kaybettik,
sunulan kadar yaşıyoruz,
...
size
mutluluklar,
ben gider…29.09.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder