ksb
Bir bakışı uğruna nefesimizi tutar, en derinlere onun için saklardık. Zifiri yağmurlu çıkmaz kuyulara dalar, yüreğimizi paslı çivilere sürte sürte gülen gözlerinin nefes aldığı aydınlığa koşardık. İnatçı rüzgarlara karşı çırılyürek yola çıkar, gökten zıplayan taşların kanlarında nefesleyerek hayat çizgisine karışırdık. Hain sıradanlığın acılı oklarının tiz tokatlarından düşe kalka vurula çıkmaz hayatlara dalar, sadece onun için yüreğimizi yaşatırdık. Bir uykusu için gece olur, bir dalışı için vurgun olurduk. Ayaklarını öper, ellerini yüreğimize sığdırırdık.Kalemimizin yürek kırmızısı mürekkebini sadece ona akıtırdık. Bilmediğimiz alfabeleri onun için öğrenirdik ki ilk duyan o olsun diye yangınlarda otururduk. Karanlık güneşlerde oynarken, hayatı ayağımızda sektirip rekorlar kırarken, zıpkın gibi yalnızlığımızla insanlık tarihini yazarken, hayatın salaklığının gölgesini üzerimize denk getirmediğimiz sokağımızdan sadece onun için ayrılır, hayata karışırdık ki yetmezdi !
Bilirdik.
Anlaşılmayacağımızı
bilirdik. Çoğunluğun değerlerinin içimize sığamayacağını ve toplumdan 1 like
bile alamayacağımızı bilirdik. Dokunarak anlamanın tadını yaşadığımız
bakışlarımızın popüler mekanlarda göz yaşı dökemeyeceğini bilirdik ki yerimizi
bildirmezdik. Mutluluğun dün ile geleceğin mengenesinde yaşadığı topraklara
yürek basarken, mutlu bir dakikanın kocaman bir günü güzelleştirdiğini
bilirdik.
Kendi dahil
kimseyi tanımayanların herkesi tanıdığı mutedil tuşlu hayatların hedeflerinde nefes
alamayacağımızı bilirdik. Herkesin hayatın zirvesinde, en güzel mekanlarda, en
zengin köşelerde, en mutlu tuşlarda, en güzel resimlerde, en özlü sözlerde, en
mutlu paylaşımlarda yaşadığını hayat bildirimlerinden bilirdik ki aslında
herkes kör ve sağırdı birbirlerini ağırlayıp selfie çekerdi. Özçekim
yazamıyorum çünkü hiç bir fotoğraf çıkmazdı…
Aşıktık.
Karıştık. Sadece
aşk için nefes alamayacağımız hayata çıkardık. Öpüşmelerimizin bizi
yaşatacağına inanırdık. Birbirimize bakışlarımızın nefes olacağına inanırdık.
Gülen gözlerimizin en sığ vurgunları soluklayacağına inanırdık. Birleşen
ellerimizin Kaz Dağı olacağına inanırdık. Aşkımızı uyurken seyredişlerimizin
güzellik sonrası nefes kokusu olduğuna inanırdık. Sevişmelerimizin ömrümüzü
uzatacağına inanırdık. Yüreklerimizin birbirine yeteceğine, a lara b lere
mahkum olmayacağına, birbirlerinin özgürlüğü olduğuna inanırdık ki inançsızdık.
Sadece onun için
adım atardık, yüreğimiz götümüze vura vura koşardık ki yetmezdi !
Bilirdik.
Öleceğimizi
bilirdik. Yalnızlığa özgür olduğumuzu bilirdik. Niçin terk ettiğimizin
farkındaydık ama nefesimizin hayatı buğulandırdığını bilirdik.
Kendimizi
anlatamayacağımızı, gördükleri kadar görüneceğimizi bilirdik.
Her şeyi
bilmediğimizi bilirdik. Harflerin rakamlardan değerli olduğunu bilirdik. Dünün
erken, yarının geç bugünün tam zamanı olduğunu bilirdik.
Tek gerçeğin
ölüm olduğu bilirdik ki onun için yaşardık. Ölesiye değil yaşayasıya
sevdiğimizi bilirdik.
Aşıktık.
Kendimizden
vazgeçecek kadar severdik. Girmeyeceğimiz kapılardan elele geçerdik.
Çıkmayacağımız balkonlara sevdayla otururduk. Gülmeyeceğimiz fıkralara
karnımızı ağrıtırdık. Göremediğimiz, bilemediğimiz geleceği ki kimse göremezdi,
bilemezdi, görürdük, bilirdik.
Bir bakışı
uğruna bildiklerimizi unuturduk. Bir gülüşü için inanmamadıklarımıza yürekten
inanırdık. Göz yaşlarını içimizde biriktirip kendi ölümlerimizden ona hayat
yapardık. Bir serçe parmağının sıcaklığına özümüzle vedalaşırdık ki yetmezdi !
Bilirdik.
Sokakta
yaşadığımızı bilirdik. Sobaya dokununca yaktığını bilirdik. İki taşın arasından
gol atmanın sevincini bilirdik. Gaz lambasına püf demeyi bilirdik. Ihlamur
kokusunun nereden geldiğini bilirdik. Saklambaçta kurt olunca sevdiğimizi
kurtarmanın mutluluğunu bilirdik. Dokunmadan, nefesini duymadan, anlamadan,
paylaşmadan, hissetmeden yaşanamayacağını bilirdik. Bir arabanın yüz
kilometreye çıktığı saniyenin ne kadar küçük olduğunu bilirdik. Hedefleri kimin
koyduğunu bilirdik ki koynuna girmezdik. Herkesin mutlu olduğunu, birbirini
sevdiğini, birbirini düşündüğünü tek emojinin arka arkaya sıralanmasıyla
anlatılabildiğini, hissettirildiğini bilmezdik ama öğrendik…
Aşıktık.
Sadece ona nefes
alırdık. Ne kadar uzaktan gelirse gelsin yüreğimizde ki tek köşeye oturturduk.
İnanılmaz ellerinin hayat çizgisine karışabilmek için kendi çizgimizi silerdik.
Gülüşünden hayat, bakışından nefes, dokunuşundan anlam, gözyaşından ölüm,
kahkahasından sonsuz ömür yaşardık. Harflerin yüreğini sıkarak, en anlamlı
damlalarını toplayarak satırlar armağan ederdik. Giderken sonuna kadar götürür,
dönerken sonuna kadar beklerdik. Onsuz gecelerde yatağımıza sığamayıp çıkmaz
sokakların karanlığına uzanırdık. Kokusunu duyamadan uyandığımız sabahlara
ezbere lanetler okurduk. Onu bizden çalan zamanlara kör tapa takardık. Onunla doğardık,
birlikte büyürdük. Haftanın her gününün, yılın her ayının, hayatın her
saniyesinin adını onun adı olarak yaşardık. Sadece onu gören gözlerle bakardık.
Ben artık kendim değilim, senim, bizim cümlesini mantramız yapardık. Sadece
onun için nefes alırdık ki yetmezdi !
yürekyürekyürek
14.10.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder