bir kadın sevdim...
ama önce insanlığını
sevdim. kendi insanlığımdan utandım. yüreğinde biriktirdiği iyiliklere
inanamadım, unutmuştum.
çocuk bayramında ilk defa
gördüm, ilk defa çocuk heyecanındaki elini tuttum, merhaba dedim. artık eskisi
gibi sığ olmayacak hayatıma 23 nisanda merhaba dedim. mesafeliydi ama gözleri
yakındı. kelimeleri doğru zamanı bekliyordu ama cümleleri konuşkandı. hata
yapmamalıydı ama sonuna kadar da yaşamalıydı. hiç düşünmeden tanımadığım bir
gündüzü gece sonrasına taşıdım. gülmesi belki zordu ama güldümü gerçekten
gülüyordu, güldürüyordu. dışı kapalıydı ama içi bir o kadar samimiydi. sevdiğim
bir dostumun hayat armağınıydı...
istanbul sabahından
istanbul rakısına kadar çok keyifli bir sonsuzluk paylaştık. laz taksici abi
ile evine bıraktım. kahve içmeye çıkmadım. zamanı ona bıraktım, aramadım.
sığlığıma çekildim, tık nefesimi almaya devam ettim. nasılsa arar diye
düşünmedim, çünkü hiç bir şey düşünmüyor, hiçlİiğimde yaşıyordum. aradı, çok
yoruldum bu akşam bir programın var mı dedi, yoktu. çok uzaklardan gelmiştik,
deniz kokusunda buluştuk. ben konuşmam derdi ama en az rakı kadar konuştuk.
kalktık. tekne direklerinin gece gölgesinde hiç beklenmedik bir anda belki de
en doğru anda dudaklarımız kucaklaştı, imkansızdı. o kendi hayatında mutluydu,
hiç kimseye hele bir erkeğe ihtiyacı yoktu. ben kendi hayatımı dibinin en
dibine kadar yaşamış, köşeme çekilmiş, doymuş, bıkmış ve en az yalnızlığım
kadar kalabalıktım. güneşi birlikte doğurduk ama şaşkındık. ne yaptığını bilen
ama ne yapacağını bilemeyen ruh halindeydik. konuştuk ama konuşmadık. ikimizde
kendi alanlarında rahattık ve bambaşka bir alana girmeye yerimiz yoktu. ama
yüreklerimiz çarpışmıştı. aklımız başımızda değil yüreğimizdeydi ama biz daha
bilsekte bilmiyorduk. çıktım, o güvenli alanında kaldı. çok sürmedi, sokakta
buluştuk. artık eskisi gibi değildi hem de hiç ama hiç değildi...
en uçlardan yürek içine
düştük. bir erkeğe bir kadına ihtiyacımız yokken içiçe düştük. gerek var mıydı,
huzurunu riske etmeye gerek var mıydı ? aşktı. daha bilmesekte aşktı. ve dere
yatağına yapIımış hayatı yıkar geçerdi. aşktan, ilişkiden vazgeçeli çok ama
daha çok yıl olmuştu. her boku yaşayıp, hayatı katlayıp bir kenara koymuştum.
İlişkiyi bırak el bile tutmak istemiyordum. ama teslim oldum, aşka teslim
oldum, sadece onun oldum. o kadar güzeldi ki, o kadar değerliydi ki hiç kimse
başka bir şey yapamazdı...
ikimizde olmayacağını
biliyorduk ve sürekli birbirimize söylüyorduk ama yüreğimizden girip
yüreğimizden çıkıyordu, devam ediyorduk. iki yürek bir olunca dünyanın seyran
olmayacağını biliyorduk ama duramıyorduk. birbirimize en kıracağını bildiğimiz
sözleri bir nefes kadar kolay söyleyip yine sarılıyorduk. hadi ben her zaman
aşk nefes aldımı yüreğimi dinlerdim ama o da güçlü duruşunun, kararlığının
yanında o da duramıyordu, duramıyorduk. ne yaşarsak yaşayalım, ne yaşayamazsak
yaşayamayalım birbirimizden gidemiyorduk, aşıktık.
ikimizde olmayacağını
biliyorduk ve sürekli birbirimize söylüyorduk. her söylediğimizden sonra daha
da aşık oluyorduk. doğrular ile yaşayan dünya güzelini bile olmayacak hayallere
inandıracak kadar da kötüydüm. bir çok detay yazabilirim. neden bu kadar uzak
olduğumuzu anlatacak ama yazmayacağım. sevdim. delileri kıskandıracak kadar
aşık oldum. sadece onun için nefes alıp sadece bu insafsız hayatta onun için
yaşayacağımı anladım, yüreğime kazıdım ama ben kadar olduğum için en sevdiğim
insanı, en sevdiğim kadını, en sevdiğim çocuğumu mutlu edemedim. mutlu
edemediğimi bile bile gidemedim. en değer verdiğim insanı üze üze yanında
kaldım. hem kendimi hem de sevdiceğimi kördüğümlerde yaşattım.
ama seviyordum. şiirler
yazıyordum. onun yanında sabaha merhaba demek için yaşıyordum. iyi bok
yiyordum. en değerlimi mutlu bile edemiyordum. kotoydum. yaşadığım yarım asırım
vardı. herkesi düşünürdüm ama en sevdiğimi mutsuz edecek kadar da öküzdüm.
ikimizde olmayacağını biliyorduk ve sürekli birbirimize söylüyorduk ama
gidemiyorduk. aşıkken sevdiceğimi mutsuz ettiğimde eninde sonunda giderdim,
benim için sadece kadın değildi, en değerli insanımdı. onun için, en değerlimi
mutsuz etmemek adına delliler ötesi aşıkken bile en sevdiğim insanı mutsuz
etmemek anlamına yüreğimi kıçıma alarak giderdim. senden gidemedim. gitmeye
çalıştım, gölgen kadar uzaklaştığımda bile sensizlikte kavruldum. gitmeliydim.
en sevdiğimi mutsuz etmeye hakkım yoktu. ama kaldım...
onun için kendi adıma
imkansız olan ama onun gözünden hiç bir şey olmayan bir çok eylem denedim,
olmadı. hayat bana yalnız olmalısın cümlesini bir kere kurmuştu. en sevdiğimi
üze üze devam ettim. bencildim. yürek benciliydim...
sevdiğimin hayalleri vardı
ve hepsini birlikte yaşatabilmek umuduyla yarım asırdır biriktirdiklerimin
kapılarını çaldım. aşığım, delileri kıskandıracak kadar aşığım. sevdiceğimle
yeni bir hayata başlayıp sonsuzu kıskandıracak kadar onunla olmak istiyorum,
ona, bize yaşamak istiyorum dedim. işte bunu yapıyorum, mutlaka başkasına
yaptırıyorsunuzdur ama benden de fiyat alın, uygunsa yaptırın ki sevdiceğimi
mutlu edebileyim dedim ama olmadı. fiyat alınma aşamasına bile gelemedim.
kotoydum, güya çok seviliyordum, herkese koşuyordum, kötü gün dostuydum ama
mutlu olma ihtimalimin bile dostu olmadığını gördüm. salak olduğum için
yıkıldım. yıkıldığım için en değerlimi daha da mutsuz etmeye başladım.
biriktirdiklerime üzülüp sevdiceğimi üzmeye devam ettim. yarım asırımın hiç
olduğunu yalnızken biliyordum ama beni rahatsız etmiyordu. herkesin kendi
sorunu kadar hayatımda olduğunu biliyordum ama dert etmiyordum. ben bu kadardım
ve bu hayatı ben seçmiştim. nesli tükenen hayvanı rakı ile beslemeyi
sevdiklerini biliyordum. kapım çalınır, dert anlatılır, nefes alınır, rakılar
masaya vurulur ve gidilirdi. umrumda değildi. insandım, insanlar için
yaşıyordum. verenaydım. bir gün bir şey istemek zorunda kalacağım aklıma
gelmiyordu. hiç bir paylaşımımı para ile ilişkilendirmedim. çünkü babamın
yaşadıkları nedeniyle bir hayat kararı almıştım. sadece kendime sahip olarak
kendim kadar yaşamak yeterliydi. onun içinde koto olarak yaşamak yetiyordu.
bilemedim bir gün aşık olup, sevdiğim değerli insanımı mutlu etmek için,
birlikte mutlu bir hayat yaşamak için bir şeyler istemek zorunda kalacağımı ve
hiç olarak yalnızlığım kadar kalabalık yaşadığım hayatımın bana bir merhaba
bile demeyi çok gördüğü için yıkılalacağımı...
iyi bayramlar...
KAPALIYIM.