5 Mart 2011 Cumartesi

sahibinden satılık hayat


















by GG



çok kullanılmış, insandan…


Her ne kadar ağlayarak merhaba desemde içimde yine de bir heyecan vardı. Dünya ilk anda güzel görünmüştü. Gerçi başaşağı tutulduğumu anlamam uzun sürmedi. Aralarına katıldığım için herkes mutlu olmuştu. Uzun zamandır bekledikleri güzelliğe sonunda kavuşmuş gibi bakıyorlardı. Hayatlarındaki eksikleri tek başıma tamamlayacağıma inanmışlardı…

Hayat çok hızlıydı, yaşadıklarını anlamadan yaşanmışlıkların birikiyordu. Öğrendiğin şeyleri öğretenler, öğrettikleri gibi yaşamıyorlardı. duyduğuna mı gördüğüne mi inanacağın sana kalmıştı.

Sevgiyi öğrettiler, paylaşmayı öğrettiler, anlamayı öğrettiler, düşünmeyi öğrettiler ve en önemlisi kendi kararlarımı kendim doğurmayı öğrettiler. En sonuncusunu öğretene pek rastlanmadığı için çok hoşuma gitmişti. Belki de en büyük teşekkürümü hak etmesi boşuna değildi. Kendi kararlarımdan büyüttüğüm yaşantım zaman içerisinde karar alma yetimi bana armağan edenler tarafından şüphe ile karşılanmaya başlandı. Artık karar yürekten çıkmıştı ve hayat başlamıştı.

Insansız yaşayamayacağıma karar verdim, sevgisiz yaşayamayacağıma karar verdim, kendimi tanımadan kendime ulaşamayacağıma karar verdim, paylaşmadan yaşamanın yüreğimde bir soluk olamayacağına karar verdim, sevdiğinle kucaklaşmadan kendi kucağına dokunumayacağına karar verdim, paranın satın alabileceği güzelliklere ait olmamaya karar verdim, yardıma ihtiyacı olanlara koşmaya karar verdim, kendilerinde tutamadıkları sırları onlar adına kendimde saklamaya karar verdim, binlerce karar verdim, yanıldım, yanılmadım, mutlu oldum, göz yaşlarımla dertleştim ama kendim kadar yaşamaya çalıştım.


Insanları yüreğimde taşıdım ağırlıklarına bakmaksızın, anlayışlarımda kucakladım sıcaklığımı armağan ettim, sevdim, sevildim, dokundum, dokunuldum, aşklar yaşadım, daha sonra bir tane olduğunu anladım, aşklar bitirdim, bir tane bitirdiğimi anladım, kendimi kaybettim bulmaya ihtiyacım olmayacak kadar, aşkın deli halini sevdim, delisiye yaşarken acılarını umursamadım, kendimi unuttum insanlara yetişme çabalarımın koşusunda, hep dinledim, hep anladım, hep anlattım ve paylaştım bana bırakılan hayatı dokunduğum her insanla…


Çiçekler aldım kokuları sevgiliye armağan, şiirler yazdım duyguları yüreklere dokunan, kimine geç kaldım kimine erken, kimi tam zamanındaydı kimi zamansız. Soğuk kış gününün ortasına inadına açan çiçeğin meyvesine ulaşmasına tanık oldum ve anında meyvenin güzelliklerini yaşamak istedim. Aşkım, bu güzelliği hayatın bütününe yaymak istedi, ben ise meyvenin ömrünü bilmiyordum ama şu an yüreğimde olduğunu biliyordum.


Dost olmanın bir hediye olduğuna inandım. Her insanın bütün duyguları içinde barındırdığı bakışıyla ayırt etmeden biriktirdim. Onlarsız yaşamayacağıma inandım. Biriktirdim, biriktirdim, biriktirdim. Her şehirde, her kasabada bana açılan bir evin kapısı oldu, içlerine girdim, odalarına yüreklerine konuk oldum. Sabahları gec yaptık, günleri aylara denk getirdik. Bir düşünce kadar yakınlarında olduğum hissettirdim. Koşa koşa, coşa coşa yanlarına vardım. Hayatı paylaştık, dertleri, kahkahaları paylaştık. Kimselerin bilmedikleri hayatlarını ben bildim, en yakınlarındakiler yaşadıkları kadar gördüler. Geçmişte sevdikleri kadınların erkeklerin fotoğraflarını ben sakladım, geçmiş insanlara söyledikleri sevda sözcüklerini biriktirdim. Yaşadıkları hayatlar bende kaldı, onlar yeni hayatlarını yaşamaya devam ettiler.

Hatırlamak istediklerinde kapımı çaldılar, sarıldılar, gittiler. Biriktirdim, biriktirdim, biriktirdim. Kendimi unutacak kadar başkalarını biriktirdim.


Bunu senden başkasına anlatamam dediler, bu yaptığımı bir tek sen anlarsın dediler, bir düğmen olsa bir bassam kadın olsan bir bassam erkek olsan dediler, sadece senin yanında huzur buluyorum niçin dediler, hayatlarının eksiklerini bana bıraktılar, evlerine döndüler. Her eksildiklerinde kapım çalındı, her umutsuzluklarında yanıma koşuldu, her kaybolmuşlukları odamda bulundu, her bıkkınlıkları balkonumda unutuldu. Kendimi unuttum, dostlukları biriktirdim.


Nesli tükenen bir hayvan gibi bir masada koruma altına alındım. Rakı ile beslenen hayvanı hiç besinsiz bırakmadılar. Büyüdüm, biriktirdim, kabımın hacmini hesap etmedim. Sanki bir kahramandım, herkese yetişebilicek. Hatta buna inandım. Koştum, koştum, koştum. Yüreğim götüme vura vura koştum. Bir bakış uğruna, bir gözyaşı uğruna, bir umutsuzluk uğruna, bir hastalık uğruna, bir kaçamak uğruna, bir hayatın anlamsızlığı uğruna yıllarca dinledim, anladım, anlattım. Aynı insanla aynı konuyu yirmi sene konuştum. Birinci yıl bıkmadım, yirminci yıl bıkmadım ama o da aynı konuyu sorun etmekten bıkmadı. Olsun dedim, bir gün o da görecek. Yirmi yıl. Zamansız yaşadım. Dilediğin zaman gel diyen rengim sayesinde herkes dilediği zaman geldi. eksiklerini bıraktı. Hafiften kendine geldi, aslında yaşamak istemediği hayatını yaşamaya devam etmek için yakıtı aldı, gitti.


Hayatı, ilk ingamdan beri sevdim. Sunduklarını değil seçtiklerimi yaşadım. Her kararım doğru olmadı ama benim oldu. Her seçtiğim doğru olmadı ama ben seçtim. Babamı babam olarak, annemi annem olarak, kardeşimi kardeşim olarak görmedim, insan olarak gördüm. Insanları sarışın esmer, kadın erkek, büyük küçük olarak görmedim. Kendilerinin bile aramadığı bütünlerini görmeye çalıştım. Girilmeyecek odalara girdim, dokunulmayacak tenlere dokundum, içlerinde olmayanları bulmaya çalıştım, hiçbir yüreği sert kapatmadım. Yaşadım kendim kadar, anladım kendim kadar, bildim kendim kadar. Düzenler yuvarlağına uyamadım, kendi sonsuzluğumda yaşadım. Umudum olmadı, biliyordum olacağını, hayal kırıklığım olmadı, biliyordum olacağını, insanlara inançsızlığım olmadı biliyordum olacaklarını, yanılmışım, bilmiyormuşum.


Bugün bana kalan cümle,


sahibinden satılık hayat, çok kulanılmış, insandan…


Bir sigara yaktım, kahvemin son yudumunu içime gönderdim. Kabımdan taşanların ıslaklığında rutubetlendim. Yüreğim ağrıyor, tenim kırılıyor, gecelerim sabaha ulaşamıyor. Kalabalığın içindeki yalnızlığımı terk ettim, yalnızlığımın yalnızlığına ulaştım. Yalnız doğmak iyide yalnızlığa kalmak acıtıyor. Salak olduğunu anlamak için bu kadar insanı içine almak mı gerekiyor ? Ne güzel bir işaret şu soru işareti. Herkesin cevap verebileceğine inandığı bir işaret. Herkesin cevabı hazır, herkes biliyor, herkes anlıyor, herkes mutsuz. Başkalarının hayatını yaşamak kolay, kendi hayatını yaşamak o güzel işaret.

Kim alır hayatımı ? Yıllarımı verdiğim dostlarım mı ?
Yüreğimi verdiğim sevdalılarım mı ?
Henüz tanımadığım yeni insanlarım mı ?

Kimse.

Hayatımı alacak olsalar bu satırlar hayata eklenmezdi.

Kızgın mıyım ? Evet.
Kırgın mıyım ? Evet.
Pişman mıyım ? Hayır.

Ben kendim kadar dokundum. Ben kendim kadar kucakladım. Ben kendim kadar paylaştım. Ben kendim kadar anladım. Ben kendim kadar yaşadım. Daha kulanılacak yerlerim varken beni kaybedenler düşünsün. Bir tatlı söz, bir anlayış, bir dokunuş sayesinde ömür boyu kullanabilicek insanlar düşünsün. Ben gidince ne olacak ? O kadar rakı ısmarladık, bize yaptığına bak denicek. Densin. Ben gidince hayat mı bitecek ? Haşa, kalmadığı yerden devam edecek, çünkü herkes haklı, herkes istediği hayatı yaşıyor, herkes istediği kadınla erkekle mutluluğun tarifini icat ediyor, herkes enlerin en iyilerini biliyor. Herkes mükemmel.
En olmak kolay, sıradan olarak hayata eklemek zor, olsun.

Koca hayata bir suçlu yeter.

05.03.2011

2 yorum:

Adsız dedi ki...

çok güzelmiş

koto serdar bulgu dedi ki...

hayatımı nEFesimi yüreğime doĞUrdUĞUn İçin teşekkür ederim...