14 Ekim 2015 Çarşamba

dizginliyorum harflerimi…

 












AB

dizginliyorum harflerimi…




bu durumdayken, ruhun bitmiş, paylaşımlarım çürümüş, bedenim içime kaçmış, kendimi hayata kapatmış haldeyken harflerim, kelimelerim, cümlelerim içimde tepiniyor, dışarı çıkmak için duvarlarımı yumrukluyor ve ben kıpırdamadan duruyorum, harflenmiyorum, seslenmiyorum…


içimdekilerin dışarıya çıkış hallerinden korkuyorum, harflerimin sıralanışlarından korkuyorum hatta hala birilerini kırarlar mı diye bile korkuyorum. bu kadar mı kendimden uzaklaşıp başkalarını içime biriktir mişim ? bu kadar mı onları üzmemek adına kendimi işkencecelere terketmişim ? bu kadar mı onları dinleyeceğim, anlayacağım, çözeceğim uğraşı içinde kendi harflerimi biraraya getirmekten çekin mişim ? kendimi kimsenin bilmediği bir hayat köşesinde bırakıp, sen burada uslu uslu otur, ben sana arasıra uğrayacağım demişim ?


zaten dünya kötü, yaşadığımız günler kötünün bile utandığı kadar kötü, sen kalkmış hala kendinin peşindesin haykırışları arasında kendim olmazsam hiç bir bok anlamıyorum, kendime dokunamadan kimseye dokunamıyorum, kendim anlamadan kimseye anlatamıyorum ifadelerenin gölgesinde başkalarının cümlelerini, özlü sözlerini paylaşamıyorum, içim zifiriyken ekranımı karartıp bir köşeden sallayamıyorum, ben kadar paylaşamadıktan sonra yüreğimi kendi ellerimle sıkıp bir köşede saniyesiz kalıyorum…


kim soktu içime bu insan sevgisini ? bu güne kadar dokunduğum binlerce insandan hangisi beni anlayarak karşımda oturdu ya da sadece onları anlamam yeterli miydi ? kendi gözyaşlarını yüreğimin en dibine akıtırken beni neden gözsüz zannettiler ? ihtiyaç halinde yüreğime asılanların neden kendi yürek kolları yoktu ? aynı olayı yüzlerce kez yaşayıp her seferinde yıkılıp karşımda anlatırken ve rahatlarken neden kimse, ulan yine aynı olayı yaşıyorum, aynı şekilde yıkılıyorum ve ne yaşadığımı anlayıp bir daha yaşamayacağıma yine aynı adamın karşısına dikilip anlatıyorum, bu adam da kim ? neyse sorular uzar gider…


şu anda hala harflerim, kelimelerim, cümlelerim içimde tepiniyor, en sert yumruklarını duvarlarımda kanatıyor ve bizi cımbızla seçme diye haykırıyorlar ama her parmağımda cımbız… benden insan olmaz, bu dünyanın tarifiyle benden nefes alan olmaz. hiç bir yerde olmalıyım…


içim dışım savaşından uzun yazamayacağım çünkü yazdıklarım yazabileceklerimin yanında görünmeyecek kadar ufacık ve neyse yazarak durum özetini paylaşacağım.


neyse, fark edenler etmeyenler önemli değil, kapalı olduğum, yürek kepengimi indirdiğim günlerin sonunda vardığım nokta.


artık sıradanım. aşk, sen aşksın. ne ben kimseye özelim ne de bana kimse özel. adım serdar değil koto değil sıradan. aşk, sen aşksın. kimseyi dinlemem, anlamam umut olamam, harf olamam, cümle olamam. kimseyi biriktirecek kadar yerim yok, içim boş. sifonumu çektim herkesi döne döne kendilerine gönderdim. telefonum açıldı, mesajlarım açıldı, çalınca açarım, gelince yazarım, buluşurum, içerim, özele diğere girmeden salakça ve sıradanca konuşup kahkahalarımı atar, masadan kalkar kendime giderim…


görüşürüz…


15.10.2015

Hiç yorum yok: