AB
dizginliyorum
harflerimi…
bu durumdayken,
ruhun bitmiş, paylaşımlarım çürümüş, bedenim içime kaçmış, kendimi hayata
kapatmış haldeyken harflerim, kelimelerim, cümlelerim içimde tepiniyor, dışarı
çıkmak için duvarlarımı yumrukluyor ve ben kıpırdamadan duruyorum,
harflenmiyorum, seslenmiyorum…
içimdekilerin
dışarıya çıkış hallerinden korkuyorum, harflerimin sıralanışlarından korkuyorum
hatta hala birilerini kırarlar mı diye bile korkuyorum. bu kadar mı kendimden
uzaklaşıp başkalarını içime biriktir mişim ? bu kadar mı onları üzmemek adına
kendimi işkencecelere terketmişim ? bu kadar mı onları dinleyeceğim,
anlayacağım, çözeceğim uğraşı içinde kendi harflerimi biraraya getirmekten
çekin mişim ? kendimi kimsenin bilmediği bir hayat köşesinde bırakıp, sen
burada uslu uslu otur, ben sana arasıra uğrayacağım demişim ?
zaten dünya
kötü, yaşadığımız günler kötünün bile utandığı kadar kötü, sen kalkmış hala
kendinin peşindesin haykırışları arasında kendim olmazsam hiç bir bok
anlamıyorum, kendime dokunamadan kimseye dokunamıyorum, kendim anlamadan
kimseye anlatamıyorum ifadelerenin gölgesinde başkalarının cümlelerini, özlü
sözlerini paylaşamıyorum, içim zifiriyken ekranımı karartıp bir köşeden
sallayamıyorum, ben kadar paylaşamadıktan sonra yüreğimi kendi ellerimle sıkıp
bir köşede saniyesiz kalıyorum…
kim soktu içime
bu insan sevgisini ? bu güne kadar dokunduğum binlerce insandan hangisi beni
anlayarak karşımda oturdu ya da sadece onları anlamam yeterli miydi ? kendi
gözyaşlarını yüreğimin en dibine akıtırken beni neden gözsüz zannettiler ?
ihtiyaç halinde yüreğime asılanların neden kendi yürek kolları yoktu ? aynı
olayı yüzlerce kez yaşayıp her seferinde yıkılıp karşımda anlatırken ve
rahatlarken neden kimse, ulan yine aynı olayı yaşıyorum, aynı şekilde
yıkılıyorum ve ne yaşadığımı anlayıp bir daha yaşamayacağıma yine aynı adamın
karşısına dikilip anlatıyorum, bu adam da kim ? neyse sorular uzar gider…
şu anda hala
harflerim, kelimelerim, cümlelerim içimde tepiniyor, en sert yumruklarını
duvarlarımda kanatıyor ve bizi cımbızla seçme diye haykırıyorlar ama her
parmağımda cımbız… benden insan olmaz, bu dünyanın tarifiyle benden nefes alan
olmaz. hiç bir yerde olmalıyım…
içim dışım
savaşından uzun yazamayacağım çünkü yazdıklarım yazabileceklerimin yanında
görünmeyecek kadar ufacık ve neyse yazarak durum özetini paylaşacağım.
neyse, fark
edenler etmeyenler önemli değil, kapalı olduğum, yürek kepengimi indirdiğim
günlerin sonunda vardığım nokta.
artık sıradanım.
aşk, sen aşksın. ne ben kimseye özelim ne de bana kimse özel. adım serdar değil
koto değil sıradan. aşk, sen aşksın. kimseyi dinlemem, anlamam umut olamam,
harf olamam, cümle olamam. kimseyi biriktirecek kadar yerim yok, içim boş.
sifonumu çektim herkesi döne döne kendilerine gönderdim. telefonum açıldı,
mesajlarım açıldı, çalınca açarım, gelince yazarım, buluşurum, içerim, özele
diğere girmeden salakça ve sıradanca konuşup kahkahalarımı atar, masadan kalkar
kendime giderim…
görüşürüz…
15.10.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder