5 Aralık 2014 Cuma

Arsız çocuklar gibiyiz...













ksb



Arsız çocuklar gibiyiz. Ne görsek sahip olmak istiyoruz. Elde edemeyince de hayatta tepiniyoruz. Her şeyi istiyoruz, hiç bir şeyin hakkını veremiyoruz. Istihap haddimizi aşıyoruz. Tıka basa biriktiriyoruz, kusmuyoruz. Patlayamayan volkanlar gibi yaşıyoruz. En güzel arabayı alsak gözümüz yanımızdan geçen araba da, en güzel kadınla erkekle birlikte olsak aklımız ya daha iyisi varsa da, en güzel deniz kıyısında otursak ufkumuz okyanuslarda… Yaşadığımız hiç bir mutluluğu hissetmiyoruz. Başkaların kini, popüler olanı yaşamak istiyoruz. Bir bankta sevgiline sarılmış otururken, ona dokunduğun için sadece dokunduğun için yüreğin tam tam çalarken, dudağını dudağına armağan ettiğinde bank bulutlara doğru yol alırken, martılar bile size olan hayranlığından sağanak simit yağışıyla bile ilgilenmezken, aklın x mekanda otursaydık yer bildirimi yapardık da kalıyorsa martıları kandırıyoruz, duygularına yazık ediyoruz. Kadıköy balık pazarında oturmuş biranın yudumlarken, rokaların, yeşilliklerin ıslaklığında, çinokupu 10 lira yaptık abla seslerinde, renkmutlu tezgahların yansıma oyunlarında, gelip geçen insanların hayat adımlarında, ellerindeki poşetlerdeki akşam yemeği mutluluklarında keyif bulamıyorsan ve yüzündeki çizgileri sırtındaki küfede taşıyacağı yükten daha ağır olan adamın, kadınların yanına yaklaşıp, taşıyayım mı abla dediğini fark edip ve hala küfesinin boş olduğunu, cebine alacağı bozuklukları alamadığını görüp biramı niye burada yudumluyorum diyorsan, şimdi boğazda x yerde olmak vardı anasını satayım diye hayıflanıyorsan, ne içsen mutlu olamazsın, hayatın hiç bir adımının sesini duyamazsın, kaçırırsın, başkalarına kızarsın. Allahın japonu gelir, yüzündeki senin unuttuğun mutluluk ifadesiyle balık pazarının sesini kaydeder, rokanın yeşilini ezberler, her gördüğü kareyi hayatına keyifle eklerken, Kadıköy de doğanlar internetten alış veriş yapar…




Arsız çocuklar gibiyiz. Ne görsek sahip olmak istiyoruz. Elde edemeyince de hayatta tepiniyoruz. Her şeyi istiyoruz, hiç bir şeyin hakkını veremiyoruz. Istihap haddimizi aşıyoruz. Tıka basa biriktiriyoruz, kusmuyoruz. Mide bulantısı hapları alıyoruz. Dünyanın en güzel şehrinde yaşayıp sadece köprü trafiğini biliyoruz. Oysa her sabah, peşimizde martılar, beyaz köpüklerin kucağında, Haydarpaşa nın günaydınında, Kız Kulesinde yaşanan aşkın yürekbaşında, Topkapı sarayına sarılan Ayasofya nın gölgesinde, Hazerfan Çelebi nin kanatlarının altında, bir demli çay içimi zamanında bir kıtadan diğerine seyrediyoruz. Aklımızda sadece sahile demirlemiş demir yığınına binip buralardan gitmek kalıyor. Yaşadığın yerin, insanın hakkını verdin mi de gitmek istiyorsun ? İçinden geçtiğimiz güzellikleri görmeyip, dergilerde gördüğümüz başkalarının güzelliklerine gidemiyoruz diye üzülüyoruz. Her şeyi istiyoruz, ne istediğimizi bilmiyoruz. Neye sahip olsak yetmiyor, hep daha iyisi daha güzeli var. Kim kadar olduğumuzu bilmiyoruz, başkalarının mutluluğunu yaşayamıyoruz diye mutsuz oluyoruz. Bir bebeğin imkansız kokusunu bile unuttuk. Daha doğmadan, komşunun çocuğunun okuduğu okuldan daha iyisine göndermeyi planlayıp, bebeklerin bile kokusunu duymuyoruz. Herkesle rekabet halindeyiz. Aldığı maaştan, yanındaki adamdan kadından, evindeki eşyalardan, bindiği arabaya kadar her şeyiyle rekabet etmekten yanımızdaki sevdiklerimizi unutuyoruz. Seni seviyorum bile diyemiyoruz, emoji gönderiyoruz. Erguvanlar boğazı ne zaman boyar ? Her şeyi istiyoruz, elimizde ne var bilmiyoruz. Yaşadığımız hiç bir mutluluğu hissetmiyoruz. Gözümüz, gönlümüz hep başkalarında. Oysa görmeyi bilsek, dünyanın en yakışıklı, en güzel insanıyla birlikteyiz. Hissetmeyi bilsek, dünyanın en sıcak elini tutuyoruz. Anlamayı bilsek, dünyanın en değerli çocuğuna ebeveyniz. Bilmiyoruz. Gerçekten hiç bir bok bilmiyoruz. Sadece bildiğimize inanıyoruz, başkalarına kızıyoruz…







Arsız çocuklar gibiyiz. Ne görsek sahip olmak istiyoruz. Elde edemeyince de hayatta tepiniyoruz. Her şeyi istiyoruz, hiç bir şeyin hakkını veremiyoruz. Istihap haddimizi aşıyoruz. Tıka basa biriktiriyoruz, kusmuyoruz. Aynı biriktirdiğimiz insanları da kusamadığımız gibi patlayamayan volkan gibi yaşıyoruz.




Bir sağlama yapsanız, hayatınızda kimler kalır ?




Bence yapmayın. Yalnızlık korkutucu gelebilir. Bu güne kadar gelmişsiniz, devam edin. Size bir şey kazandırmaz, kaybolmalarının hiç bir şey ifade etmemesinden utanırsınız. Yakın bir sigara, derin bir nefes çekin, üflediğiniz dumanı seyredin. Yaşadığınız şehirin, kasabanın hakkını verin. Dokunduğunuz insanların hakkını verin. Aşk için yaşayın, aşkınıza yüreğinizi verin. Mutluluk içinizde, başkalarında aramayın. Bazen bir bankta bazen de en lüks restoran da. Neredeyseniz aklınız başka yer de kalmadan oranın mutluluğunu hissedin. Kimleyseniz aklınız başkasında kalmadan onun mutluluğunu hissedin. Mutlu olmak için sadece kendinize ihtiyacınız var. Bir de yanınızda sevdiğiniz varsa dünya sizin için döner…




Görüşmek üzere, kendinize mutlu bakın.



05.12.2014

Hiç yorum yok: