ksb
Arsız çocuklar
gibiyiz. Ne görsek sahip olmak istiyoruz. Elde edemeyince de hayatta
tepiniyoruz. Her şeyi istiyoruz, hiç bir şeyin hakkını veremiyoruz. Istihap
haddimizi aşıyoruz. Tıka basa biriktiriyoruz, kusmuyoruz. Patlayamayan
volkanlar gibi yaşıyoruz. En güzel arabayı alsak gözümüz yanımızdan geçen araba
da, en güzel kadınla erkekle birlikte olsak aklımız ya daha iyisi varsa da, en
güzel deniz kıyısında otursak ufkumuz okyanuslarda… Yaşadığımız hiç bir
mutluluğu hissetmiyoruz. Başkaların kini, popüler olanı yaşamak istiyoruz. Bir
bankta sevgiline sarılmış otururken, ona dokunduğun için sadece dokunduğun için
yüreğin tam tam çalarken, dudağını dudağına armağan ettiğinde bank bulutlara
doğru yol alırken, martılar bile size olan hayranlığından sağanak simit
yağışıyla bile ilgilenmezken, aklın x mekanda otursaydık yer bildirimi yapardık
da kalıyorsa martıları kandırıyoruz, duygularına yazık ediyoruz. Kadıköy balık
pazarında oturmuş biranın yudumlarken, rokaların, yeşilliklerin ıslaklığında,
çinokupu 10 lira yaptık abla seslerinde, renkmutlu tezgahların yansıma
oyunlarında, gelip geçen insanların hayat adımlarında, ellerindeki poşetlerdeki
akşam yemeği mutluluklarında keyif bulamıyorsan ve yüzündeki çizgileri
sırtındaki küfede taşıyacağı yükten daha ağır olan adamın, kadınların yanına
yaklaşıp, taşıyayım mı abla dediğini fark edip ve hala küfesinin boş olduğunu,
cebine alacağı bozuklukları alamadığını görüp biramı niye burada yudumluyorum
diyorsan, şimdi boğazda x yerde olmak vardı anasını satayım diye
hayıflanıyorsan, ne içsen mutlu olamazsın, hayatın hiç bir adımının sesini
duyamazsın, kaçırırsın, başkalarına kızarsın. Allahın japonu gelir, yüzündeki
senin unuttuğun mutluluk ifadesiyle balık pazarının sesini kaydeder, rokanın
yeşilini ezberler, her gördüğü kareyi hayatına keyifle eklerken, Kadıköy de
doğanlar internetten alış veriş yapar…
Arsız çocuklar
gibiyiz. Ne görsek sahip olmak istiyoruz. Elde edemeyince de hayatta
tepiniyoruz. Her şeyi istiyoruz, hiç bir şeyin hakkını veremiyoruz. Istihap
haddimizi aşıyoruz. Tıka basa biriktiriyoruz, kusmuyoruz. Mide bulantısı
hapları alıyoruz. Dünyanın en güzel şehrinde yaşayıp sadece köprü trafiğini
biliyoruz. Oysa her sabah, peşimizde martılar, beyaz köpüklerin kucağında,
Haydarpaşa nın günaydınında, Kız Kulesinde yaşanan aşkın yürekbaşında, Topkapı
sarayına sarılan Ayasofya nın gölgesinde, Hazerfan Çelebi nin kanatlarının
altında, bir demli çay içimi zamanında bir kıtadan diğerine seyrediyoruz.
Aklımızda sadece sahile demirlemiş demir yığınına binip buralardan gitmek
kalıyor. Yaşadığın yerin, insanın hakkını verdin mi de gitmek istiyorsun ?
İçinden geçtiğimiz güzellikleri görmeyip, dergilerde gördüğümüz başkalarının
güzelliklerine gidemiyoruz diye üzülüyoruz. Her şeyi istiyoruz, ne istediğimizi
bilmiyoruz. Neye sahip olsak yetmiyor, hep daha iyisi daha güzeli var. Kim
kadar olduğumuzu bilmiyoruz, başkalarının mutluluğunu yaşayamıyoruz diye mutsuz
oluyoruz. Bir bebeğin imkansız kokusunu bile unuttuk. Daha doğmadan, komşunun
çocuğunun okuduğu okuldan daha iyisine göndermeyi planlayıp, bebeklerin bile
kokusunu duymuyoruz. Herkesle rekabet halindeyiz. Aldığı maaştan, yanındaki
adamdan kadından, evindeki eşyalardan, bindiği arabaya kadar her şeyiyle
rekabet etmekten yanımızdaki sevdiklerimizi unutuyoruz. Seni seviyorum bile
diyemiyoruz, emoji gönderiyoruz. Erguvanlar boğazı ne zaman boyar ? Her şeyi
istiyoruz, elimizde ne var bilmiyoruz. Yaşadığımız hiç bir mutluluğu
hissetmiyoruz. Gözümüz, gönlümüz hep başkalarında. Oysa görmeyi bilsek,
dünyanın en yakışıklı, en güzel insanıyla birlikteyiz. Hissetmeyi bilsek,
dünyanın en sıcak elini tutuyoruz. Anlamayı bilsek, dünyanın en değerli
çocuğuna ebeveyniz. Bilmiyoruz. Gerçekten hiç bir bok bilmiyoruz. Sadece
bildiğimize inanıyoruz, başkalarına kızıyoruz…
Arsız çocuklar
gibiyiz. Ne görsek sahip olmak istiyoruz. Elde edemeyince de hayatta
tepiniyoruz. Her şeyi istiyoruz, hiç bir şeyin hakkını veremiyoruz. Istihap
haddimizi aşıyoruz. Tıka basa biriktiriyoruz, kusmuyoruz. Aynı biriktirdiğimiz
insanları da kusamadığımız gibi patlayamayan volkan gibi yaşıyoruz.
Bir sağlama
yapsanız, hayatınızda kimler kalır ?
Bence yapmayın.
Yalnızlık korkutucu gelebilir. Bu güne kadar gelmişsiniz, devam edin. Size bir
şey kazandırmaz, kaybolmalarının hiç bir şey ifade etmemesinden utanırsınız.
Yakın bir sigara, derin bir nefes çekin, üflediğiniz dumanı seyredin.
Yaşadığınız şehirin, kasabanın hakkını verin. Dokunduğunuz insanların hakkını
verin. Aşk için yaşayın, aşkınıza yüreğinizi verin. Mutluluk içinizde,
başkalarında aramayın. Bazen bir bankta bazen de en lüks restoran da.
Neredeyseniz aklınız başka yer de kalmadan oranın mutluluğunu hissedin.
Kimleyseniz aklınız başkasında kalmadan onun mutluluğunu hissedin. Mutlu olmak
için sadece kendinize ihtiyacınız var. Bir de yanınızda sevdiğiniz varsa dünya
sizin için döner…
Görüşmek üzere,
kendinize mutlu bakın.
05.12.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder