ksb
Uzağız.
Bir merhaba
nasılsın diyemeyecek kadar uzağız. Kim için yaptığımızı bilmediğimiz yapmamız
gerekenler yüzünden sevdiklerimizin yüzünü göremeyecek kadar uzağız. Yapmamız
gerekenler görmemizi, dokunmamızı, anlamamızı, hissetmemizi, düşünmemizi
engelliyor. Herkesin bize her şeyi yapmasını istiyoruz, biz sadece kendimizi
değerli zannediyoruz ve içimizden geçeni bile görmüyoruz. Kendimizi
bilmediğimizden empatiden de bi haberiz. Bizim her yaptığımız doğru, başkaları
her zaman yanlış. Başkalarının karşılık beklediği için iyilik yaptığına
inandığımızdan iyilik bile yapmıyoruz. Uzağız, en az kendimiz kadar
sevdiklerimize de uzağız.
Binmişiz bir
sahip olma hırsına, sevdiklerimizi bombalayarak hedeflerimize uçuyoruz.
İnsanlığımızı kaybediyoruz, insanlara kızıyoruz. Bir merhaba, nasılsın diyecek
yüreğimiz kalmıyor. Sabahın köründe x yere düşüp, bütün tanımadıklarımıza iki
nokta üstüsteli parantezli günaydınlar dağıtıp, dumanı tüten kahve emojileri
gönderip, ne yapsa ne koysa beğenip, sevdiğimize günaydın demeden, karşılıklı
bir kahve içmeden, yüzüne gülmeden evden çıkıyoruz. Hiç bir yaptığını
beğenmiyoruz. Sanalda yaşamaktan gerçeği unutuyoruz. Bize armağan olarak gelen
dumanı tüten kahve emojisini görünce kahve içtik zannediyoruz. Sonra, binlerce
insana günaydın dağıtan asansöre binince yere düşürdüğünü arıyor. Sanala o
kadar alışmışız ki gerçek insandan korkuyoruz, utanıyoruz. Bir merhaba,
nasılsın bile diyemiyoruz. İnsanlığımızı kaybediyoruz.
Uzağız. En az
kendimiz kadar sevdiklerimize uzağız. Hırslıyız. Her şeye sahip olmak
istiyoruz. İnsanların bizi sevmesinden değil de beni bu kadar kişi takip
ediyordan mutlu oluyoruz. Hepimiz trendtopiğiz. Bugün kime dokundun ? Her şeyi istiyoruz. Bugüne kadar elde
ettiklerin seni mutlu etti de onun için mi daha fazlasını istiyorsun ? Ne
istediğimizi bilmiyoruz, popüler olan her şeyi istiyoruz. Sevdiklerimizle değil
de ünlülerin yanına sığışıp onlarla fotoğraf çektirmeyi seviyoruz. İstiyoruz,
her şeyi istiyoruz. Sevdiğinin elini tutmak yetmiyor, şu yerde tutunca ve
paylaşınca değerli oluyor. Kendimiz için, sevdiklerimiz için değil de başkaları
için yaşıyoruz. Başkalarının karşılık beklediği için iyilik yaptığına
inandığımızdan iyilik bile yapmıyoruz. Bir merhaba, nasılsın diyemeyecek kadar
yüreklerimizi kaybediyoruz.
Eninde sonunda
dört kişiye ihtiyacımız var. Hayatımızın sonuna dört kol kalacak mı ?
Uzağız. Çocuklarımıza uzağız. Sen bir yere varamayan toplantılarda ve hep işten çıkış saatinden sonraya denk gelen toplantılarda hayat geçirirken, cama yapışmış çocuğun her otoparka araba girişinde havaya zıplıyor, oturuyor, zıplıyor, oturuyor, sonunda cama yapışık uyuyup kalıyor. Uzağız. Sevdiklerimize uzağız. Sevdiceğin erkenden kalkıp, seni uyandırmadan fırına gidip yeni doğmuş ekmeği alıp, yüreğinden hazırladığı kahvaltığı tepsiye sığdırıp yatağa getirdiğinde, günaydından önce niye çiçek yok sesini duyuracak kadar uzağız. Uzağız. Yakınlarımıza uzağız. Yakınımız hastanedeyken, ziyaretine gitmeyecek kadar, bir telefon edemeyecek kadar ve whatsapp dan iki kere nasılsın yazdım diye kendimizi rahatlatacak kadar uzağız. Bir merhaba, nasılsın diyecek halimiz kalmamış.
Bugün kime
dokundun ?
Bazen bir
merhaba iyi gelir, nasılsın ondan da iyi gelir. Sabah uyandığında aklında ve
yanında sevdiğin olması güne gülerek başlatır, birlikte içtiğin günün ilk
kahvesi sana akşama kadar kokusunu armağan eder, iyi gelir. Hayat kolaydır. Bir
de sevdiğin varsa çok keyiflidir. Ona dokununca yaşadığını hissedersin. Sana
bakınca kendinin dünya güzeli olduğuna inanırsın. Onun elini tutunca hayatın
anlamını keşfedersin. Ama uzağız. Sevgililiği bile yürekten değil adetten
yaşıyoruz. Ben bugün sana kaç mesaj yazdım diyoruz ama o mesajları bile
yüreğimizden geldiği için değil adetten yazıyoruz ya da sevdiğin sana şu
cümleyi kurunca, işe gidince hayata sadece o kadar kalıyorsun, yanıma gelince
bile iş arkadaşlarınla telefonla iş konuşuyorsun cümlesini duyunca, ben sana
bugün kaç mesaj attım diyebilmek için yazıyoruz. Adetten ilişkiler yaşıyoruz.
Uzağız.
Madem sadece iş
hayatında X mevkiye gelince, X arabayı kullanınca, X eve sahip olunca mutlu olacağımıza
inandığımız için hırslıyız, sadece onu düşünüyoruz o zaman niye yanımıza
sevgili, aile gibi takıları takmak zorunda hissediyoruz ? Tek başımıza
yaşayalım, bizi mutlu edeceğine inandığımız toplum gücüne ulaşıp güzel harika
yaşayalım. Popüler mekanlarda, şehirlerde gezelim. Akşam bizim gibi yaşayanla
sevişelim, hangimiz sabah daha erken kaçacak iddasına girip bir de üstüne para
kazanalım. Sevgiye değer verenlerin ağzına sıçmayalım. Çocukları cama
yapıştırmayalım, sevdiklerimizi iki kişilik dokunuşlarda tek başına
yaşatmayalım…
Bir merhaba,
nasılsın diyemeyecek kadar yüreklerimizi kaybediyoruz.
Eninde sonunda
dört kişiye ihtiyacımız var.
Hayatımızın sonuna dört kol kalacak mı ?
Hayatımızın sonuna dört kol kalacak mı ?
10.12.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder