10 Aralık 2014 Çarşamba

Uzağız.















ksb

Uzağız.
Bir merhaba nasılsın diyemeyecek kadar uzağız. Kim için yaptığımızı bilmediğimiz yapmamız gerekenler yüzünden sevdiklerimizin yüzünü göremeyecek kadar uzağız. Yapmamız gerekenler görmemizi, dokunmamızı, anlamamızı, hissetmemizi, düşünmemizi engelliyor. Herkesin bize her şeyi yapmasını istiyoruz, biz sadece kendimizi değerli zannediyoruz ve içimizden geçeni bile görmüyoruz. Kendimizi bilmediğimizden empatiden de bi haberiz. Bizim her yaptığımız doğru, başkaları her zaman yanlış. Başkalarının karşılık beklediği için iyilik yaptığına inandığımızdan iyilik bile yapmıyoruz. Uzağız, en az kendimiz kadar sevdiklerimize de uzağız.




Binmişiz bir sahip olma hırsına, sevdiklerimizi bombalayarak hedeflerimize uçuyoruz. İnsanlığımızı kaybediyoruz, insanlara kızıyoruz. Bir merhaba, nasılsın diyecek yüreğimiz kalmıyor. Sabahın köründe x yere düşüp, bütün tanımadıklarımıza iki nokta üstüsteli parantezli günaydınlar dağıtıp, dumanı tüten kahve emojileri gönderip, ne yapsa ne koysa beğenip, sevdiğimize günaydın demeden, karşılıklı bir kahve içmeden, yüzüne gülmeden evden çıkıyoruz. Hiç bir yaptığını beğenmiyoruz. Sanalda yaşamaktan gerçeği unutuyoruz. Bize armağan olarak gelen dumanı tüten kahve emojisini görünce kahve içtik zannediyoruz. Sonra, binlerce insana günaydın dağıtan asansöre binince yere düşürdüğünü arıyor. Sanala o kadar alışmışız ki gerçek insandan korkuyoruz, utanıyoruz. Bir merhaba, nasılsın bile diyemiyoruz. İnsanlığımızı kaybediyoruz.





Uzağız. En az kendimiz kadar sevdiklerimize uzağız. Hırslıyız. Her şeye sahip olmak istiyoruz. İnsanların bizi sevmesinden değil de beni bu kadar kişi takip ediyordan mutlu oluyoruz. Hepimiz trendtopiğiz. Bugün kime dokundun ? Her şeyi istiyoruz. Bugüne kadar elde ettiklerin seni mutlu etti de onun için mi daha fazlasını istiyorsun ? Ne istediğimizi bilmiyoruz, popüler olan her şeyi istiyoruz. Sevdiklerimizle değil de ünlülerin yanına sığışıp onlarla fotoğraf çektirmeyi seviyoruz. İstiyoruz, her şeyi istiyoruz. Sevdiğinin elini tutmak yetmiyor, şu yerde tutunca ve paylaşınca değerli oluyor. Kendimiz için, sevdiklerimiz için değil de başkaları için yaşıyoruz. Başkalarının karşılık beklediği için iyilik yaptığına inandığımızdan iyilik bile yapmıyoruz. Bir merhaba, nasılsın diyemeyecek kadar yüreklerimizi kaybediyoruz.




Eninde sonunda dört kişiye ihtiyacımız var. Hayatımızın sonuna dört kol kalacak mı ?




Uzağız. Çocuklarımıza uzağız. Sen bir yere varamayan toplantılarda ve hep işten çıkış saatinden sonraya denk gelen toplantılarda hayat geçirirken, cama yapışmış çocuğun her otoparka araba girişinde havaya zıplıyor, oturuyor, zıplıyor, oturuyor, sonunda cama yapışık uyuyup kalıyor. Uzağız. Sevdiklerimize uzağız. Sevdiceğin erkenden kalkıp, seni uyandırmadan fırına gidip yeni doğmuş ekmeği alıp, yüreğinden hazırladığı kahvaltığı tepsiye sığdırıp yatağa getirdiğinde, günaydından önce niye çiçek yok sesini duyuracak kadar uzağız. Uzağız. Yakınlarımıza uzağız. Yakınımız hastanedeyken, ziyaretine gitmeyecek kadar, bir telefon edemeyecek kadar ve whatsapp dan iki kere nasılsın yazdım diye kendimizi rahatlatacak kadar uzağız. Bir merhaba, nasılsın diyecek halimiz kalmamış.




Bugün kime dokundun ?



Bazen bir merhaba iyi gelir, nasılsın ondan da iyi gelir. Sabah uyandığında aklında ve yanında sevdiğin olması güne gülerek başlatır, birlikte içtiğin günün ilk kahvesi sana akşama kadar kokusunu armağan eder, iyi gelir. Hayat kolaydır. Bir de sevdiğin varsa çok keyiflidir. Ona dokununca yaşadığını hissedersin. Sana bakınca kendinin dünya güzeli olduğuna inanırsın. Onun elini tutunca hayatın anlamını keşfedersin. Ama uzağız. Sevgililiği bile yürekten değil adetten yaşıyoruz. Ben bugün sana kaç mesaj yazdım diyoruz ama o mesajları bile yüreğimizden geldiği için değil adetten yazıyoruz ya da sevdiğin sana şu cümleyi kurunca, işe gidince hayata sadece o kadar kalıyorsun, yanıma gelince bile iş arkadaşlarınla telefonla iş konuşuyorsun cümlesini duyunca, ben sana bugün kaç mesaj attım diyebilmek için yazıyoruz. Adetten ilişkiler yaşıyoruz. Uzağız.





Madem sadece iş hayatında X mevkiye gelince, X arabayı kullanınca, X eve sahip olunca mutlu olacağımıza inandığımız için hırslıyız, sadece onu düşünüyoruz o zaman niye yanımıza sevgili, aile gibi takıları takmak zorunda hissediyoruz ? Tek başımıza yaşayalım, bizi mutlu edeceğine inandığımız toplum gücüne ulaşıp güzel harika yaşayalım. Popüler mekanlarda, şehirlerde gezelim. Akşam bizim gibi yaşayanla sevişelim, hangimiz sabah daha erken kaçacak iddasına girip bir de üstüne para kazanalım. Sevgiye değer verenlerin ağzına sıçmayalım. Çocukları cama yapıştırmayalım, sevdiklerimizi iki kişilik dokunuşlarda tek başına yaşatmayalım…






Bir merhaba, nasılsın diyemeyecek kadar yüreklerimizi kaybediyoruz.


Eninde sonunda dört kişiye ihtiyacımız var. 
Hayatımızın sonuna dört kol kalacak mı ?


10.12.2014

Hiç yorum yok: