ksb
Aslında hayat
bir sigara içimi…
Sen daha hayata
merhaba dememişken, baban ameliyathanenin önünde bir o yanı bir bu yanı
ezberlerken ardından sigara dumanı kovalar. Dünyanın en değerlisi hayata ilk
ıngasını bırakır. Bir doğuma bir sigara içimi…
En kırmızı
gecenin mum kokuları altında vücutlar birbirine bilinmeyen karanlığın içinde
havayi fişek patlamaları yaşatıp, bulutları tenlerinde sektirip, nefeslerini
sonsuza çarptıra çarptıra yanyana devrildiklerinde üzerlerini sigara dumanı
sarar. Bir şehvete bir sigara içimi…
Denizin kucağına
oturtmuşken masayı, sol köşesine yakıştırmışken dolunayı, çırılçıplak
ayaklarını bırakmışken dalgaya, içine yakamozlar dolmuş kadehi bir dost kadehe
bir masaya vurmuşken hayatı, bir sigara yakarsın dost dumanlara karıştırırsın.
Bir dostluğa bir sigara içimi…
Bütün
biriktirdiklerinin dibi delik hayattan akıp gittiğini gördüğün 50 yaşında,
arkana dönüp baktığın karanlıkta kaybolduğunda, düştüğün arafın sessiz
duvarlarına çarptığında, kendine kalan son nefesi yüreğine alıp terk ettiğinde,
kimsesiz kayanın üzerine oturup bir sigara yangını çıkarırsın. Bir terk edişe
bir sigara içimi…
Aslında hayat
bir sigara içimi…
Herşeyin
sonsuzluğuna inanırız. Aşkımızı sonsuza yakıştırır, hiç bitmeyeceğini düşünür,
nasılsa hep yanımızda elde var bir diyerek gereksizlerin peşinden koşarız ki o
nasılsa bekler. Onun varlığını bilerek, onun dönüşte bekleyeceğini bilerek,
onsuz gittiğimiz yerlerin keyiflerini keşfetmeye koşarız ki zamanımız
sonsuzdur. O nasılsa evde, ben biraz daha geceyi kendime alayım, birkaç saatten
ne olur biz sonsuzuz diyerek kendimizi ondan uzağa yakıştırıp bu hayatta ben de
varım diyerek onsuz gecelere akarız. Onun bir dakikasının güzelliğini fark
etmeyip tanımadıklarımızın saatlerine koşarız, sosyaliz. Aşkımızı sonsuza
yakıştırıp bir gece eve döndüğümüzde yalnız odaları rehber eşliğinde
gezdiğimizde, onsuzluğun kokusunu içimize çekip boğulduğumuzda, bir de bakarız
ki sonsuz değilmiş, aşkında bir ömrü varmış. Şimdi yanımda olsaydı, ona
sarılsaydım, ben ne yaptım diyerek acı bir sigara içeriz, dumanını içimizden
çıkaramayız. Bir aşka bir sigara içimi…
Dünyanın en
değerlisini ona değil kendimize bile sormadan hayata ekleriz. Artık sonsuz
mutluluğumuz o dur. İlk doğum gününe toplantıdan çıkamadığımız için geç
kalırız. İlk kelimesini yapmamız gerekenler yüzünden türki cumhuriyetlere
duyururuz. Ona gelecek sunmak için koştururken dokunmadan yanından geçeriz,
senin için senin için diye bağırarak. En son model telefonu alıp en derin
sorununa mesaj atarız. Ne yaptığını bilecek zamanımız olmaz, ne sevdiğini
bilmeyiz. Kafamızda bir toplum rekabeti vardır ve o ne yapmayı gerektiyorsa
yaparak, yaptırarak mutlu ettiğimizi düşünürüz. O bizim sonsuz mutluluğumuzdur
ve onu bile mutlu edemeyip, sana her şeyi aldım, seni görecek sana dokunacak
zamanım olmasa bile senin için yaşadım diyerek bir de kızarız. Sonra bir
bakariz ki tanımadığımız, sonsuz zannettiğimiz biri hayatımızdan bir şekilde
çıkmış, gitmiş. İki elimiz başımızdayken kayıp yıllara bir sigara yakarız. Bir
evlada bir sigara içimi…
Her derdimizde
ona koşarız. Göz yaşlarımızı içine akıtırız. O bizim sonsuz sorun çözücü
dostumuzdur. Her kötü günümüzde yanımızda olduğu için iyi günümüze
yakıştıramayıp, kötü olabileceğini yüreğimize anlatamayız. Bir şeye ihtiyacı
olduğunda karşımızda sessiz durduğunda duymayız. Çünkü kulağımız yüreğimiz
bağıranları duymaya ayarlıdır. Bir gün yine dertleniriz ve sonsuz dert
ortağımızı araf da görürüz ve de kızarız, ne işin var orda sana ihtiyacım var
deriz ama sesimizi duyuramayız. Kaybedişimize bir sigara yakarız, yüreğimizi
ısıtırız. Bir kaybedişe bir sigara içimi…
Aslında hayat
bir sigara içimi,
Yeni yılda,
hayatta, keyif sigarası tadında yaşayın.
31.12.2014